"Baraj yıkılırsa muazzam insani, ekonomik ve ekolojik felaket yaşanır"

Ukrayna'daki Birleşmiş Milletler Ofisi, güneydoğuda ülkenin en büyük nehri olan Dinyeper’de bulunan Sovyet döneminden kalma Kakhovka barajı ve hidroelektrik santralinin hasar görmesinin ardından yaptığı açıklamada, Ukrayna'da binlerce insanın tehlikede olduğunu belirtti

"Baraj yıkılırsa muazzam insani, ekonomik ve ekolojik felaket yaşanır"

Rusya'nın kontrolunda bulunan ve Kırım ile Zaporijya nükleer santraline su sağlayan Ukrayna'daki barajın vurulmasının ardından, bölge su baskını riski sebebiyle tahliye edilmiş, bazı mahallelerde su altında kalmıştı. Savaşın 16’ncı ayında yaşanan olay sonrasında yeni bir nükleer felaket korkusu da yeniden tartışılıyor.

Ukrayna'nın güneyindeki barajın çökmesinin ardından, Birleşmiş Milletler’de olası felaket senaryoları konuşuluyor. Ukrayna'daki BM Ofisi, güneydoğuda ülkenin en büyük nehri olan Dinyeper’de bulunan Sovyet döneminden kalma Kakhovka barajı ve hidroelektrik santralinin hasar görmesinin ardından yaptığı açıklamada, Ukrayna'da binlerce insanın tehlikede olduğunu belirtti.

BM Ukrayna Ofisi, uzun vadeli olarak bakıldığında birçok kişinin çaresizce evsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu, kaydetti. BM Ukrayna Ofisi son saldırıda barajın hasar görmesinin, Ukraynalılar’ın Rusya'nın işgali sonrasında karşı karşıya kaldıkları sefaleti daha da arttırdığını kaydetti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, New York'ta yaptığı açıklamada, BM'nin felaketin nasıl meydana geldiğini konusunu doğrulamak için bağımsız bilgilere erişimi olmadığını vurguladı.

Guterres, barajın vurularak hasar görmesini, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin bir başka yıkıcı sonucu olarak değerlendirdi. BM Genel Sekreteri, olumsuz etkilerin Dinyeper Nehri kenarındaki çok sayıda kasaba ve kentte yaşandığını belirterek, "Baraj yıkılırsa muazzam insani, ekonomik ve ekolojik felaket yaşanır" dedi.

Genel Sekreter Guterres, en az 16 bin kişinin evini kaybettiğini belirtti; BM ve ortaklarının içme suyu, arıtma tabletleri ve diğer kritik yardımlar dahil, etkilenen bölgelere hızlı bir şekilde destek sağladıklarını söyledi.

Guterres, Rus işgali sonrasında Ukrayna’da yaşanan son trajedinin savaşın insanlar üzerindeki korkunç bedelinin bir başka örneği olduğunu belirterek, "Sivillere ve altyapıya yönelik tüm saldırılar durdurulmalı. BM Tüzüğü, uluslararası hukuk ve BM Genel Kurul kararları doğrultusunda yeniden barış çağrısında bulunuyorum" dedi.

"Bu yaşananlar savaş suçlarıdır"

BM Genel Kurulu Başkanı Csaba Korösi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Herson bölgesindeki facianın etkilerinden zarar görenlerle dayanışma içinde olduğunu belirterek, "Doğal çevreye uzun vadeli ve ciddi zararlar vermeye yönelik kasıtlı saldırılar düzenleniyor. Bu yaşananlar savaş suçlarıdır" dedi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) de, sivillerin barınma, sağlık ve geçim kaynaklarının yanısıra temiz su ve sağlık ortamına erişim haklarının çok ciddi bir şekilde risk altında olduğunu, felaketle ilgili kapsamlı bir soruşturmanın açılması, saldırıyı düzenleyenlerin mutlaka hesap vermesi gerektiğini kaydetti.

BM’ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), barajın hasar görmesinden duydukları endişeyi vurguladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Rafael Grossi, nükleer santraldaki temel soğutma su sistemlerinde uzun süre soğutma suyunun olmamasının, yakıtın erimesine ve tesisin acil durum dizel jeneratörlerinin çalışmamasına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Rezervuardan soğutma suyu temininin birkaç gün sürmesi gerektiği için, tesisin güvenliğine yönelik acil bir risk olmadığını belirten Grossi, gözetimlerinin sürdüğünü belirtti.

Güvenlik Konseyi'nde konuşan BM’nin insani yardımdan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths de saldırı sonrasında binlerce kişinin ciddi ve geniş kapsamlı sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğini belirterek, felaketin büyüklüğünün ancak önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağını söyledi.

Griffiths, bölgedeki cephe hattının her iki tarafında yer alan binlerce insanın başta evlerini kaybetme, yiyecek ve temiz suya ulaşamama, geçim kaynaklarını kaybetme gibi ciddi, geniş kapsamlı sonuçlarla karşı karşıya kalacaklarının aşikar olduğunu belirtti.

Can Kamiloğlu