Osmanlı’nın Son Paşalarının Berlin’deki Mücadelesi

Gazeteci Mustafa Ekşi’nin Prof. Dr. Necmettin Alkan ile Röportajı

Berlin’de yürüttüğü arşiv çalışmalarıyla Osmanlı’nın son dönemine ışık tutan Prof. Dr. Necmettin Alkan, Gazeteci Mustafa Ekşi’ye verdiği özel röportajda hem tarihi belgelerden elde ettiği yeni bulguları hem de Osmanlı-Almanya ilişkilerinin bilinmeyen yönlerini anlattı.

Berlin’de başlayan akademik çalışma

TÜBİTAK destekli bir postdoktora projesi kapsamında yaklaşık yedi ay önce Berlin’e gelen Prof. Dr. Necmettin Alkan, Osmanlı’nın son döneminde Almanya’ya sürgüne giden devlet adamlarının günlük yaşamları, siyasi mücadeleleri ve diplomatik temaslarını araştırıyor. Projesi kapsamında Berlin Dışişleri Bakanlığı Arşivi başta olmak üzere, Landes Arşivi, Freiburg Askerî Arşivi ve diğer şehir arşivlerinden önemli belgeler toplayan Alkan, çalışmalarının son aşamasına yaklaştığını belirtiyor.

Araştırmasının merkezinde Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Bahattin Şakir Bey, Dr. Nazım Bey ve Cemal Azmi Bey gibi İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimleri bulunuyor. Ancak Alkan, araştırmasının sadece Berlin ile sınırlı olmadığını, İttihatçıların Roma ve Cenevre gibi Avrupa şehirlerindeki faaliyetlerini de kapsadığını vurguluyor.

İttihatçılar köşelerine çekilmedi, mücadeleye devam etti

Prof. Dr. Alkan, Berlin’e sığınan İttihatçıların sanılanın aksine pasif bir hayat sürmediğini belirtiyor:
“Bu insanlar Almanya’ya geldiklerinde oturup dinlenmediler. Aksine yoğun bir diplomatik ve siyasi mücadele içerisine girdiler. Enver Paşa Rusya’ya, Cemal Paşa Afganistan’a giderek direnişler örgütlemeye çalıştı. Tarak Paşa Avrupa’nın dört bir yanında temaslarda bulundu. Gençlik yıllarındaki mücadele azmini sürdürdüler.”

Alkan, İttihatçıların Milli Mücadele’ye destek vermek için yoğun çaba sarf ettiğini, özellikle Tarak Paşa’nın Ankara Hükümeti ile temas kurmak üzere planlar yaptığını ve bu sırada öldürüldüğünü arşiv belgeleri ışığında aktarıyor.

Talat Paşa suikastı ve arşivlerdeki şüpheler

Berlin’deki arşiv çalışmalarında Talat Paşa’nın ölümüne dair çarpıcı belgelere ulaştığını belirten Alkan, suikastın zamanlamasının dikkat çekici olduğuna dikkat çekiyor:
“Talat Paşa, İngiliz temsilcisi Avri Herbert ile görüştükten birkaç gün sonra öldürüldü. Arşivlerde doğrudan bir kanıt yok ancak belgelerde zamanlamanın tesadüf olmadığına dair güçlü imalar bulunuyor. Talat Paşa, Roma üzerinden Antalya’ya geçerek Ankara’ya katılmak istiyordu.”

Bu bağlamda Alkan, bilgi ile yorum ayrımına dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çiziyor:
“Biz tarihçiler, belgelerde yazılı olanı bilgi olarak sunarız, ancak yorum ayrı bir şeydir. Tarihçilikte dürüstlük esastır. Somut veri ile kişisel yorumu birbirine karıştırmamak gerekir.”

Almanya’nın İttihatçılara ev sahipliği ve Osmanlı Hükümeti’nin tutumu

Alkan’a göre, İttihatçı liderlerin Almanya’ya ilticası sadece Almanların değil, Osmanlı Hükümeti’nin de bilgisi ve zımni onayı ile gerçekleşti:
“Ahmet İzzet Paşa Hükümeti’nin Talat ve arkadaşlarının Almanya’ya gitmesine göz yumduğu çok açık. Arşivlerde Osmanlı Hükümeti’nin bu kişileri gerçekten geri getirmek istediğine dair samimi bir izlenim bulunmuyor. Kaçış sonrası kıyamet koparılması ise daha çok siyasi bir gösteriden ibaretti.”

Almanların ise 1922 yılına kadar İttihatçılara ciddi şekilde destek sağladığını, onları koruyup kolladığını belirten Alkan, dönemin Almanya Başbakanı Friedrich Ebert ve diğer yüksek düzey Alman yetkililerinin İttihatçı liderler hakkında son derece olumlu değerlendirmelerde bulunduğunu ifade ediyor.

Osmanlı-Almanya yakınlaşması ve emperyal rekabetin doğurduğu sonuçlar

Prof. Dr. Alkan, Osmanlı-Alman yakınlaşmasının arka planını da derinlemesine açıklıyor:
“19. yüzyılın sonlarında Almanya, küresel bir güç olma hedefiyle Osmanlı coğrafyasına kültürel ve ekonomik yollarla nüfuz etmeye başladı. İngiltere ve Rusya’nın saldırgan politikalarının aksine Almanya, Osmanlı’ya doğrudan müdahale etmeyerek ve ekonomik iş birlikleriyle güven kazandı. Demiryolları projeleri, askeri reformlar ve tarafsız tavır Almanya’yı Osmanlı’nın gözünde değerli bir ortak yaptı.”

Bu süreçte Almanya’nın Bağdat Demir Yolu gibi projelerle Orta Doğu’ya yerleştiğini belirten Alkan, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinde de Almanya-İngiltere arasındaki rekabetin etkili olduğunu vurguluyor:
“Birinci Dünya Savaşı, esasen bir İngiliz-Alman kavgasıdır. Osmanlı ise Almanya’yı yanına çekerek İngiliz ve Rus emperyalizmine karşı son büyük hamlesini yaptı.”

Tarihten bugüne: Ortadoğu sorunlarının kökeni

Röportajın sonunda Prof. Dr. Alkan, tarihin günümüze etkilerini değerlendiriyor.
“Bugünkü Filistin meselesi, Ortadoğu’daki sınır kavgaları ve Türkiye’nin yaşadığı bazı sorunlar, Birinci Dünya Savaşı sonrası çizilen yapay sınırlar ve emperyal müdahalelerin bir sonucudur. Geçmişi anlamadan bugünü anlamamız mümkün değil. Tarih, bugünü anlamanın ve geleceği sağlıklı kurmanın dikiz aynasıdır.”

Alkan, günümüzde yaşananların bir “tarihsel bütünlük” içinde okunması gerektiğini ve geçmişin izlerini taşıdığını vurgulayarak sözlerini tamamlıyor.


İlgili Haber
Türk Akademisyenlerden Berlin Eyalet Meclisine Ziyaret