Avrupa’nın Doğurganlık Krizi: Nüfus Azalıyor
2022 yılına ait doğum oranlarını gösteren harita, Avrupa’nın birçok ülkesinde doğurganlık oranlarının kritik seviyelerin altına düştüğünü ortaya koyuyor. Eurostat ve Washington Üniversitesi’nin verilerine dayanan çalışmaya göre, kıtanın genelinde kadın başına doğum oranı 2.1’in çok altında. Bu oran, nüfusun sabit kalması için gerekli olan minimum seviyeyi ifade ediyor.
Güney Avrupa’da Endişe Verici Düşüş
İtalya (1.24), İspanya (1.16) ve Portekiz (1.34) gibi Güney Avrupa ülkelerinde doğurganlık oranlarının 1.5’in altına düştüğü görülüyor. Özellikle İspanya, 1.16 ile kıtanın en düşük doğum oranlarından birine sahip. Bu durum, ekonomik kalkınma ve sosyal güvenlik sistemlerini tehdit eden bir nüfus azalması trendini işaret ediyor.
Orta ve Doğu Avrupa da Tehdit Altında
Polonya’da doğurganlık oranı 1.29 ile tehlikeli seviyelerde. Çekya (1.64) ve Bulgaristan (1.65) gibi bazı ülkeler nispeten daha iyi oranlara sahip olsa da bu rakamlar nüfusun sabit kalması için yeterli değil.
Türkiye ve Fransa Göreceli Olarak İyi Durumda
Türkiye, 1.69 doğum oranıyla Avrupa ortalamasının üzerinde yer alıyor. Fransa ise 1.79 ile kıtanın en yüksek doğum oranlarından birine sahip. Ancak bu ülkelerin bile doğurganlık oranları 2.1’in altında kalarak nüfus artışını sürdüremiyor.
Politikalar Gözden Geçirilmeli
Uzmanlar, Avrupa genelinde ailelere yönelik teşviklerin artırılmasını öneriyor. Çocuk bakımına yönelik destekler, annelik izinleri ve aile dostu iş politikaları doğum oranlarını artırabilecek önlemler arasında yer alıyor. Ayrıca demografik yaşlanma sürecine hazırlık kapsamında sağlık ve emeklilik sistemlerinde reformlar yapılması gerektiği belirtiliyor.
Gelecek Ne Gösteriyor?
Avrupa’nın doğurganlık krizine karşı somut adımlar atmaması durumunda, nüfus azalması ve yaşlanmanın ekonomik ve sosyal etkileri daha da derinleşebilir. Özellikle iş gücünde azalma, sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilirliği açısından ciddi tehditler oluşturuyor.
Kaynak: Eurostat, Washington Üniversitesi