Hasan, Hüseyin ve Mehmet Ağa
Hasan, Hüseyin ve Mehmet Ağa: Ekşioğlu Ailesi’nden Üç Kardeş, Üç Destan
Ekşioğlu tarihinde kahramanlıklarıyla tanınmış bu üç çocuktan Hasan ile Hüseyin kardeş, Mehmet Ağa ise amcalarının küçük oğludur. Bu üç insandan Mehmet Ağa seferberlikten 21 yıl, Hüseyin 19 yıl, Hasan ise 17 yıl önce Rize İkizdere’nin Çamçavuş Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir.
Çok genç yaşta istenmeyen bir hadise sonucu dağa çıkmak zorunda kalmışlardır. Beş yıl devam eden dağ hayatları boyunca, Trabzon ve Rize’deki askeri birliklerin onları teslim alma çabaları sonuç vermemiş, kendilerine teslim olmaları için bir süre verilerek, teslim olmamaları halinde Ekşioğlu Ailesi’ne ait köylerin yakılacağına başlanılmıştı.
Bu tehdit üzerine aile büyükleri devreye girerek kendilerinin teslim olmaları ricasında bulundular. Teslim olmaları durumunda idamla yargılanacaklarını bildikleri halde aile büyüklerine duydukları saygı ve güvenle bu ricayı kabul ettiler ve teslim olmaya karar verdiler. Rize’deki eski adı At Meydanı, yeni adı Dosta Meydanı olan yerde askeri birliğe teslim olmak üzere il askeri birliklere teslim oldular. Görmüş olduğumuz resim, onların teslim olduğu gün çekilmiştir.
Rize Cezaevi’nde cesaretli hayatları bir yıl civarında olmuştur. Bu sürede yapılan yargılamaları sonucu serbest bırakılmış ve daha sonra askeri birliğe teslim edilmişlerdir.
Birinci Cihan Harbi’nin devam ettiği o yıllarda seferberlik ilan edilerek devlet tarafından çıkartılan bir emir ile cezaevlerinde bulunan mahkumlar belli bir savaşa katılımları sağlanmış, Rize Cezaevi’nde bulunan 282 mahkum Hüseyin Ekşi’nin de içinde bulunduğu gruplar halinde Rus Cephesi’ne sevk edilmişlerdir. O zor yıllarda Hasan, Hüseyin ve Mehmet Ağa gibi güzel yürekli, yiğit ve mert insanların ülkenin birlik ve beraberliği uğruna nice emsalsiz fedakârlık gösterdikleri Ruslara karşı yapılan ve uzun yıllar devam eden bu iç kahramanlık dolu günleri unutmamız mümkün olamaz.
Savaş sırasında şehit düşen Tümen Komutanı’nın yerine, vekaleten Hüseyin Ekşi görevlendirilmiş, savaşta şehit kalanlardan ve cephe arkadaşlarından bir tanesi Turudi Abbas Paşa’nın bu kahramanların anılarını birini büyüklerimize şöyle anlatmıştır:
“Bir gün Rus’lar cephelerdeki bir tepeye bir top yerleştirmişlerdi. Türk askerlerine nefes aldırmıyorlardı. Çok şehit veriyorduk. Topun bulunduğu tepe, birliğimizin bulunduğu yerden ulaşılması gerçekten imkânsız gibi görünüyordu. Ne yapacağımızı şaşırmıştık. İçtima içerisinde bir karar vermeye çalışırken, bir ara fark ettik ki Hüseyin ve Hasan yanımızda yok.
Bu gece geç tepeye tırmanmışlar, topun başında bulunan 14 Rus askerini öldürüp, topu susturmuşlar ve Rus cephesine çevirmişler. Rus askerlerine büyük zayiatlar verdirerek geri çekilmelerini sağlamışlar ve böylece askerlerimizin yeniden toparlanmasına imkân vermişlerdir.”
(Soldan 1. ayakta) Hafız Yunus, 2. Mehmet Ağa, 3. Hüseyin, 4. Hasan Ekşi’ler. Oturan beyaz sakallı zatı Tuzcuoğlu Halil Ağa’dır. Diğerleri askerdir.
Turudi Abbas Paşa, bu kahramanlar şehit olan Hüseyin ve Hasan’ın şehadet anlarını şöyle anlatmaktadır:
“Hasan, ağabeyi Hüseyin’e ‘Ben bu gün rahatsızım savaşa katılmasam olmaz mı?’ der. Hüseyin bunu kabul etmez, ‘Vatan savunmasında olduğumuzu unutma.’ diyerek, savaşa katılması gerektiğini bildirir. Hasan tüfeğini alarak ağabeyine bakar ve ‘Bu savaşta en son gireceğimiz mermi olacak.’ der. Ağabeyine sarılır, iki kardeş helalleşir ve birlikte cepheye koşarlar.
Hasan, büyük bir kahramanlıkla düşman mevzisine saldırır. Hüseyin ise kardeşini düşmanların üstünde görünce silahıyla destek verir. Hasan’dan evvel yoktu. An bir tehlikede kardeşinin yanına ulaşır, Hasan’ın alnından kanlar aktığını görünce kendini kaybeder, dayanılmaz bir öfke ile düşmana saldırır ve önüne geleni devirir. Onlarca düşman askerini öldürür, tüfeğindeki son kurşunu da düşmana sıkar. Tüfeğindeki son kurşunun bittiğini gören düşman fırsat bularak kendisini şehadet mertebesine ulaştırır. Böyle iki alicenaplığı kaybeden Mehmet Ağa üzüntüsünden hastalanır ve cephe gerisine götürülür. Daha sonra 6 aylık tedavi ile hava ile memleketine gönderilir. Turudi Abbas, bu üç kahramanın yokluğunda düşmana karşı direnemediklerini üzgün bir dille itiraf eder.
Turudi Abbas, yıllar sonra onların anılarını anlatırken, düşmanla nasıl cesurca savaştıklarını ve nice kahramanlıklar gösterdiklerini büyük bir coşkuyla sana da yeniden yaşatıyormuşcasına destanlaştırdığını büyüklerimize anlatmış, büyüklerimiz de bize anlatmıştır.
Şehit düşen Hüseyin ve Hasan kardeşler, Borçka Şehitler Tepesi’ne defned edilir. Daha sonra, Üçüncü Ordu Komutanlığı şehit Hüseyin ve Hasan’ın türbelerini yaptırmak için, bir önceki sayımızda kardeşlerinin unutulmuş, Hüseyin ve Hasan’ın kız kardeşinin oğlu olan Hamdi Ekşi’ye baş vurur.
Hamdi Ekşi Üçüncü Ordu Komutanlığı’na müracaatta bu iki kahraman dayısının türbelerini kendisinin yaptıracağını bildirir, büyük bir sorumluluk anlayışı içerisinde türbeleri yaptırır.
Şehitlerimizin halen Borçka Şehitler Tepesi’ndedir. Sağ kalan Mehmet Ağa hastalanarak bir daha askere alınmaz yıllarda Kuvay-ı Milliye Teşkilatı’na girer ve Ekşioğlu Ailesi’nin gençlerinden oluşturduğu 92 kişilik bir cephe oluşturarak savaşta yerini alır. İstiklal Savaşı kahramanlarından biri olan Recep ile birlikte Sakarya’da omuz omuza 9 ay savaşır ve büyük başarılar sağlar. Savaş sonrasında kendisinden herhangi bir istekte ile orduda kalması istenir, ancak savaşlardan geçen uzun yıllar onu yorduğu için bu görevi kabul etmez ve memleketine döner.
Memleketinde bölge insanına bir çok sahada yardımcı ve problemlerin çözümünde öncü olur. Yaptığı bu hizmetlere karşılık hiç kimseden maddi talebi olmaz. 63 yaşında ömrünü tamamlar ve Hak’kın Rahmeti’ne kavuşur. Mezarı Çamçavuş Mahallesi’nde bulunmaktadır.
Allah’tan bu üç kahramana rahmet diliyoruz.
Bu sayfalardaki resim ve belgeler Ekşioğlu Vakfından Dergisinden Alınmıştır.
İlgili Video
Bir Hanedandan Üç Kahraman: Ekşioğlu Ailesi’nin 600 Yıllık Yolculuğu ve Kurtuluş Savaşı’ndaki Üç Neferi