Ukrayna Savaşı Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Rusya'nın Ukrayna'yı 24 Şubat 2022'de işgal etmesiyle dünyaya daha istikrarsız ve korku dolu bir atmosfer hakim olmaya başladı. Ukrayna için bir felaket anlamına gelen savaş, tüm dünyada krize yol açtı. İttifaklar sınavdan geçerken yeni bir demir perde oluştu

Ukrayna Savaşı Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Rusya'nın komşusu Ukrayna'yı 24 Şubat 2022'de işgal etmesiyle birlikte dünyaya daha istikrarsız ve korku dolu bir atmosfer hakim olmaya başladı. Ukrayna için bir felaket anlamına gelen savaş, tüm dünyada krize yol açtı.

Savaşın üzerinden geçen bir yılda binlerce Ukraynalı sivil öldü, sayısız bina yıkıldı.

Hem Rusya hem de Ukrayna tarafında on binlerce asker hayatını kaybetti ya da yaralandı. Ukrayna sınırları dışındaysa savaş Avrupa'da güvenliği zedeledi, ülkelerin birbirleriyle olan ilişkilerini yeniden tanımladı ve küresel ekonomiyi zayıflattı.

Peki Ukrayna'daki savaş, son bir yılda dünyayı nasıl değiştirdi?

Savaş Avrupa'ya geri döndü

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden üç ay önce dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İngiliz ordusunun daha fazla sayıda ağır silaha ihtiyacı olduğu şeklindeki görüşlere küçümseyici bir dille yanıt veriyor ve "Avrupa'da büyük tanklarla savaşma kavramı çoktan sona erdi" diyordu.

Artık başbakan olmayan Johnson şimdiyse, İngiltere'yi Rus kuvvetlerini püskürtmesi için Ukrayna'ya daha fazla tank yardımı bulunmaya çağırıyor.

Uydu ve insansız hava aracı gibi yeni teknoloji ürünlerinin oynadığı role rağmen 21'inci yüzyılda yaşanan bu savaş, birçok yönden 20'nci yüzyılı anımsatıyor. Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesinde çamur içinde verilen hendek savaşları, Birinci Dünya Savaşı'nı akıllara getiriyor.

Ukrayna savaşı, bazı uzmanlara göre İkinci Dünya Savaşı öncesinde, 1930'lu yıllardaki silahlanmayı andıran yeni bir silahlanma yarışını tetikledi.

Binlerce kişiyi silah altına alarak seferberlik başlatan Rusya, ordudaki asker sayısını bir milyondan bir buçuk milyona çıkarmayı hedefliyor.

ABD ise Ukrayna'ya tedarik edilen silahların yerine yenilerini koymak için silah imalatını hızlandırdı.

Fransa 2030 yılına kadar askeri harcamaları arttırma planı yaparken Almanya, uzun süredir uygulanan çatışma alanlarına silah gönderme yasağını bir kenara bırakarak Ukrayna'ya füze ve tank tedarik etti.

İngiltere'deki Bath Üniversitesi'nden güvenlik uzmanı Patrick Bury, savaştan önce birçok gözlemcinin askeri güçlerin tank ve toplarla savaşmak üzerine daha ileri teknolojiyle ve siber alana yönelerek savaşacağını öngördüğünü söylüyor.

Ancak ateşli silahlar ve askeri mühimmat, Ukrayna'daki savaşta en önemli unsurlar oldu.

Bury, "En azından şimdilik Ukrayna'da geleneksel savaşın geri döndüğünü görüyoruz" diyor.

Biden Polonya'nın başkenti Varşova’da yaptığı konuşmada, ABD ve ortaklarının Moskova'nın yaklaşık bir yıl önce başlayan Ukrayna işgali nedeniyle bu hafta Rusya'ya karşı yeni yaptırım açıklayacağını söyledi. 
İLGİLİ HABERLER

"Rusya Ukrayna’da Asla Zafer Elde Edemeyecek”


İttifaklar sınandı ve sıkılaştı

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Ukrayna işgalinin Batı'yı böleceğini ve NATO'yu zayıflatacağını umuyordu. Ancak tam tersine NATO askeri ittifakı yeniden ivme kazandı.

Sovyetler Birliği'ne karşı kurulan NATO, artık yeni bir gayeye ve İsveç ve Finlandiya olmak üzere iki yeni üye adayına sahip.
Onyıllardır güttükleri tarafsızlık ilkesinden vazgeçen iki İskandinav ülkesi, Rusya'ya karşı korunma sağlamak için NATO'ya üyelik başvurusu yaptı.

27 ülkenin üye olduğu Avrupa Birliği, Rusya'ya sert yaptırımlar uygularken Ukrayna'ya milyarlarca dolarlık destek sağladı.
Savaş ayrıca Brexit'ten kaynaklanan ve Avrupa Birliği'yle İngiltere arasında yaşanan anlaşmazlıkların da bir kenara bırakılmasına ve diplomatik ilişkilerin yumuşamasına yol açtı.

Düşünce kuruluşu Royal United Services Institute'tan savunma uzmanı Michael Clarke, "AB, olması gerektiği gibi, oldukça ciddi yaptırımlar uyguluyor. Amerika, Avrupa'ya bir daha hiç olmayacağını düşündüğümüz şekilde geri geldi" dedi.

NATO üyesi ülkeler Ukrayna'ya milyarlarca dolarlık silah ve askeri teçhizat tedarik etti. Doğu kanadını güçlendiren, Polonya ve Baltık ülkeleri gibi, Ukrayna'yla Rusya'ya en yakın ülkelerdeki gücünü pekiştiren NATO, Avrupa'nın güç merkezini doğuya kaydırdı.
Ancak yine da NATO ittifakında bazı çatlaklar olduğu da gözden kaçmıyor.

Putin'in AB'deki en yakın müttefiki olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Moskova'ya yönelik yaptırımlara karşı lobi yaptı, Ukrayna'ya silah göndermeyi reddetti ve Kiev'e gönderilecek yardım paketine engel çıkardı.

Ukrayna'daki savaşın uzaması, Batı'daki birliğin daha fazla baskı altına gireceğin anlamına geliyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 2022’nin sonunda, "Rusya, uzun bir savaş için plan yapıyor. Ama ittifak da uzun soluklu savaşa hazır" demişti.


Yeni bir demir perde

Savaş, Rusya'nın Batı'dan dışlanmasına yol açtı. Rus oligarkları ve şirketleri yaptırım altına alınırken McDonalds ve Ikea gibi uluslararası markalar, Rusya'dan çekildi.

Ancak bu durum, Rusya'nın başka dostu olmadığı anlamına gelmiyor. Pekin hükümeti silah göndermemiş olsa ve çatışmalardan uzak dursa da Rusya, Çin'le olan ekonomik bağlarını güçlendirdi. Ancak ABD, Çin'in Rusya'ya silah tedarik etmeme politikasının değişebileceğinden endişe ediyor.

Çin, Tayvan'ı askeri güç kullanarak işgal etme girişimine ilişkin bir teşvik ya da uyarı niteliğinde olan Ukrayna savaşını yakından takip ediyor.

Putin, uluslararası arenadan dışlanan Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerle de askeri bağları güçlendiriyor. İran, Rusya'nın Ukrayna altyapısına yönelik saldırılarda kullandığı insansız hava araçlarını tedarik etmişti.

Moskova bir yandan da Afrika ve Ortadoğu'da ekonomik ve askeri nüfuzuyla etki alanını inşa etmeyi sürdürüyor. Rus paralı asker şirketi Wagner, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'tan Afrika'da Sahra Çölü'nün güneyindeki Sahel'e birçok bölgede yaşanan çatışmalarda gücünü pekiştiriyor.

Dünya, Soğuk Savaş dönemindeki gibi iki kampa bölünüyor. Hindistan gibi bazı ülkelerse kimin üstünlük sağlayacağını görmek için durumu takip ediyor.

Londra'daki Kings College'dan çatışma ve güvenlik uzmanı Profesör Tracey German, Ukrayna savaşının bir tarafta "Amerika liderliğindeki liberal uluslararası düzen" ile diğer tarafta öfkeli Rusya ve yükselen süpergüç Çin arasındaki uçurumu daha da genişlettiğini kaydediyor.

İLGİLİ HABERLER

Başkan Biden'dan Kiev'e Sürpriz Ziyaret

Hırpalanan ve yeniden şekillenen bir ekonomi

Ukrayna savaşının ekonomiye etkileri Avrupa'da ısınamayan evlerden Afrika'daki gıda piyasasına birçok yerde hissedildi.
AB ülkeleri, savaştan önce, kullandıkları doğalgazın neredeyse yarısını, petrolün de üçte birini Rusya'dan ithal ediyordu. İşgal ve sonrasında Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, Avrupa'da enerji fiyatlarının 1970'li yıllardan beri görülmeyen boyutta yükselmesine yol açtı.

Savaş, COVID-19 pandemisi sonrasında toparlanmaya çalışan küresel ticareti de sekteye uğrattı. Rusya ve Ukrayna'nın dünyanın en büyük buğday ve ayçiçeği yağı üreticileri arasında yer alması, Rusya'nınsa dünyanın en büyük gübre imalatçısı olması nedeniyle gıda fiyatları hızla yükseldi.

Birleşmiş Milletler ve Türkiye himayesinde varılan Karadeniz tahıl koridoru anlaşması sayesinde tahıl yüklü gemiler, Ukrayna limanlarından ihracata başladı ve gıda fiyatları, rekor seviyelerden geri gelmeye başladı.

Ancak gıda, jeopolitik bir koz olmayı sürdürüyor. Rusya, yüksek gıda fiyatlarından Batı'yı sorumlu tutarken Ukrayna ve müttefikleri, Rusya'yı açlığı bir silah olarak kullanmakla suçluyor.

Profesör Tracey German, savaşın da tıpkı pandemi gibi dünyadaki bağların "ne kadar kırılgan olduğunu" gösterdiğini, bunun ekonomiye olan tam etkisinin henüz hissedilmediğini kaydediyor.
Öte yandan savaş, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını da sekteye uğrattı. Avrupa, hava kirliliğine yol açan kömürü daha çok kullanmaya başladı.

Ancak yine de Avrupa'nın Rus petrol ve doğalgazına olan bağımlılığını azaltması, yenilenebilir enerji kaynaklarına daha hızlı geçiş yapılmasının önünü açabilir.

Uluslararası Enerji Dairesi, dünyanın önümüzdeki beş yılda, son 20 yılda oluşturulan kadar yenilenebilir enerji kaynakları sağlayacağını kaydetti.

Yeni bir belirsizlik devri

Ukrayna savaşı, bireylerin tarihsel süreç üzerinde çok az kontrolu olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu gerçek en çok evlerini ve ülkelerini Avrupa ve ötesinde kendilerine yeni yaşamlar kurmak için terk etmek zorunda kalan 8 milyon Ukraynalı tarafından hissediliyor.

Savaştan doğrudan etkilenmeyen milyonlarca insan için Avrupa'da barışın aniden bozulması belirsizlik ve endişe yarattı.

Putin'in gerginliklerin tırmanması durumunda nükleer silahlar kullanılabileceğine ilişkin üstü kapalı tehditleri, Soğuk Savaş'tan bu yana uykuda olan nükleer savaş korkularını yeniden canlandırdı.
Ukrayna'da bulunan Avrupa'nın en büyük nükleer enerji santralı Zaporijya civarında şiddetli çatışmaların yaşanması, Çernobil benzeri nükleer bir felaketin yaşanabileceği korkularını körükledi.

Ancak savaş, bazen bireysel eylemlerin fark yaratabileceğini de insanlara hatırlattı. Savunma uzmanı Clarke, işgalden bir gün sonra Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin kendisini Kiev sokaklarında filme alarak kenti terk etmeyeceği yemini etmesinin bunun bir örneği olduğunu söyledi.

Clarke, "O an, Kiev'in savaşacağını göstermesi açısından önemliydi. Zelenski'nin bu kararı sonrasında Amerika ve Joe Biden de Ukrayna'nın yanında yer aldı. Eğer bu iki gelişme olmasaydı Ruslar kazanırdı. Zelenski'nin Kiev sokaklarındaki o anı, tarihte çok çok önemli bir yer tutacak" dedi.