AİHM, 1000 “ByLock davasını” Ankara’ya iletti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock'u kullandıkları için haklarında “terör örgütü üyeliğine ilişkin mahkumiyet kararı verilen” 1000 kişinin başvurularını 5 dosya halinde Ankara’ya iletti. Dosyalar 2019 ile 2023 arasında AİHM’e başvuran Türk vatandaşlarını kapsıyor

AİHM, 1000 “ByLock davasını” Ankara’ya iletti
AİHM tarafından Türkiye’ye gönderilen dosyalar 2019 ile 2023 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuran 1000 Türk vatandaşını kapsıyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock'u kullandıkları için haklarında “terör örgütü üyeliğine ilişkin mahkumiyet kararı verilen” 1000 kişinin başvurularını 5 dosya altında birleştirerek Ankara’ya iletti.

1000 ayrı başvuruyu, benzer içeriklerden yola çıkarak 200’er davalık 5 ayrı dosyada birleştiren mahkeme, dosyaların “bilgilendirme amaçlı” olarak Türk hükümetine iletildiğini duyurdu.

AİHM tarafından Türkiye’ye gönderilen dosyalar 2019 ile 2023 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuran 1000 Türk vatandaşını kapsıyor.

Mahkeme’den yapılan açıklamada, benzer şikayetlerle ilgili 8 binden fazla başvurunun gündeme alındığına dikkat çekilerek, “Burada sözü edilen 1000 kişilik dosyalar, bu karara uygun olduğu anlaşılan ve Türk hükümetine iletilen ilk taleplerdir” denildi.

Yalçınkaya kararı “içtihat” oluşturuyor

Yüksek Mahkeme, AİHM Büyük Dairesi’nin, Eylül ayında aynı konuda Yüksel Yalçınkaya tarafından yapılan bir başvuruya ilişkin kesinleşen kararına atıfta bulunarak, bu kararın benzer diğer dosyalar için de emsal teşkil ettiğine vurgu yaptı.

AİHM daha önce, Yalçınkaya dosyasını görüşerek karara bağlamış, “ByLock kullandığı gerekçesiyle bir kişinin terör örgütü üyesi olduğuna karar vermenin”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) “kanunsuz ceza olamayacağını” düzenleyen 7. maddesi ile, “adil yargılanma hakkını” düzenleyen 6. maddesinin 1. paragrafına aykırı olduğuna hüküm getirmişti.

AİHM, bu emsal karardan yola çıkarak, “taraflara soru sormamaya ve onları başvurulara ilişkin görüş bildirmeye davet etmemeye” karar verdi. Mahkeme açıklamasında, “Bununla birlikte hükümet, ön itirazlarla veya mahkeme tarafından Yüksel Yalçınkaya kararında zaten hükme varılan hukuki konularda değil, esasen başvuruların olgusal yönleriyle somut bir gözlemi olması koşuluyla görüş sunabilir” ifadesine yer verdi.

AİHM önünde bulunan 8 bin başvuru, 2016’daki darbe girişiminin ardından, Türkiye’de mahkemeler tarafından “darbe girişimiyle sorumlu tutulan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan mahkum edilen” Türk vatandaşlarını kapsıyor.

Başvuru sahipleri ise, “yalnızca ByLock kullandıklarından hareketle, silahlı bir terör örgütüne üye olmaktan yargılandıklarını” dile getiriyor. Bu yargılamaların, AİHM’in 7. maddesinde yer alan “cezaların kanuniliği” ilkesinin ve 6/1 maddesinde güvence altına alınan “adil yargılanma” hakkının ihlali anlamına geldiğini savunuyor.

Yalçınkaya kararı

AİHM, 26 Eylül 2023’te kesinleşen kararında; Türkiye’de 2016’daki darbe girişiminin hemen ardından, hakkında gizli tanık ifadesi bulunan, Bank Asya’da hesabı olduğu ve ByLock kullandığı için “FETÖ/PDY” örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 6 Eylül 2016’da Kayseri’de tutuklanan öğretmen Yüksel Yalçınkaya hakkındaki davada, Türkiye’yi suçlu bulmuştu.

AİHM Büyük Dairesi, öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın, “yalnızca ByLock kullanması, Banka Asya’da hesabı olması ve gizli bir tanığın ifadesine dayanarak” yargılanmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine aykırı olduğuna hüküm getirmişti.

Darbe girişiminin ardından “FETÖ/PDY” üyeliğiyle suçlanarak, 6 yıl 3 ay hapis cezasını çarptırılan Yalçınkaya, Yargıtay’ın cezayı onaması ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruyu kabul etmemesi üzerine, iç hukuk yollarının tükendiğini savunarak, davayı AİHM’e taşımıştı.

Arzu Çakır