Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı

Adalet ve Kalkınma Partisi, kurulduğu günden beri katıldığı seçimlerin tamamında birinci parti olmuş ve katıldığı altı genel seçimin beşinde (2002, 2007, 2011, Kasım 2015 ve 2018) tek başına iktidar olmuştu.

Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı
Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı
Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı
Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı
Alman Medyasının Erdoğan'la Bitmeyen Sınavı

Berlin-

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimlerinden de daha büyük bir zaferle çıktı ve % 49,8 oy alarak 61. Hükûmeti kurdu. 10 Ağustos 2014 Pazar günü, Türk siyasi tarihinde ilk kez doğrudan halkın oylarıyla ve ilk turda 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

2011 seçimleri sonrası  Alman medyasının Cumhurbaşkanı Erdoğanı hedefe aldığını bunun sebeplerinden sadece bir tanesi 29 Ocak 2009'da Gazze ve Ortadoğu Barışı paneline katılan Erdoğan'ın hedefinde İsrail olmasıydı.Cumhurbaşkanı Erdoğan başbakanlığı döneminde yaptığı bu çıkışla tarihe geçerken başta Almanya medyası olmak üzere tüm batı medyasının hedefi olmuştu.

 

2002 Türkiye genel seçimleri

3 Kasım 2002 günü 
Türkiye genelinde yapılan erken genel seçimlerinde Akparti iktidar olmuştu.. 14 Kasım 2002 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra, Erdoğan'ın milletvekili olmaması nedeniyle, 16 Kasım 2002 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkan yardımcısı Abdullah Gül, Sezer tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirildi.

58. Hükûmetin 18 Kasım'da Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanmasıyla ilk Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmeti göreve başladı.Adalet ve Kalkınma Partisi, Siirt'in Pervari ilçesine bağlı Doğanköy'de sandık kurullarının oluşturulmaması ve bir sandığın kırılması nedeniyle Siirt'teki seçimlerin iptali için Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. Başvuruyu haklı bulan YSK 2 Aralık 2002 tarihinde, Siirt'teki seçim sonuçları iptal ederek bu seçim çevresindeki seçimlerin yenilenmesine karar verdi. İptal kararıyla, 3 Kasım'daki seçimde Siirt'ten milletvekili seçilen, AK Parti'den Mervan Gül, CHP'den Ekrem Bilek ile bağımsız Fadıl Akgündüz'ün üyelikleri düştü. Siirt'te yapılacak ara seçim öncesinde Deniz Baykal liderliğindeki CHP'nin desteğiyle yapılan anayasa değişikliğiyle Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki engel kaldırdı. 

9 Mart 2003'te yenilenen ve yalnızca 4 partinin katıldığı seçimler sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi 3 milletvekilliğini de kazandı, böylece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekili sayısı 365'e yükselirken, Cumhuriyet Halk Partisi'nin milletvekili sayısı 177'e, bağımsızların sayısı ise 8'e geriledi. Aynı seçimde Recep Tayyip Erdoğan da Siirt'ten TBMM'ye seçildi.

E-muhtıra

ya da 27 Nisan Bildirisi, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığının cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile 27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23.20'de yaptığı, laiklikle ilgili  açıklama. Türkiye kamuoyunda hâkim olan görüş, basın açıklamasının "muhtıra" olduğu yönündedir.Bildiri internet aracılığıyla verildiği için "e-muhtıra" olarak da adlandırılmıştır.

Genelkurmay Başkanlığının 12 Nisan tarihinde, yapılacak Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaptığı ve birçok köşe yazarının katıldığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin "Atatürkçülüğe, laikliğe ve cumhuriyetin temel ilkelerine sözde değil, özde bağlı" bir cumhurbaşkanı adayı profilinin çizildiği "basın bilgilendirme toplantısı"nın ardından yaşanan adaylık sürecinin ve rejim ile ilgili kaygıların değerlendirildiği ve şimdiye kadarki Genelkurmay Başkanlığı basın açıklaması metodolojisine uymayan açıklama ile başlayan süreç.

Açıklamanın ardından birçok gazeteci ve yazar tarafından yapılan değerlendirmelerde bu açıklamanın olağan bir açıklama sayılamayacağını, bunun Genelkurmay Başkanlığı tarafından alışılmadık bir üslup ile kaleme alındığı ve bir muhtıra olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.Açıklama, 29 Ağustos 2011'de Genelkurmay Başkanlığının sitesinden kaldırılmıştır.

Claudia Benedikta Roth Yapılan Röportaj 

Claudia Benedikta Roth 2011'de Hüreyre  Kam ile gerçekleştirdiğimiz  röportaj'da bizlere yaptığı tespit 
 hala hafızamızda  ''biz seküler olan Mesut Yılmaz'a güvenebiliyoruz ama Başbakan Erdoğan'a güvenemiyoruz'' derken sanki Alman medyasnın  Erdoğana bakışının itirafını yapıyordu.

one minute

Davos Krizi veya "one minute" çıkışı, 29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen zirvenin son konuşmasında, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Moderatörü David İgnatius ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez  ''One Minute'' söylemi tarihe geçerken aslında 2011'de Claudia Roht'un Almanya medyasının Erdoğan'la sınavının başladığını açıklar gibiydi.

Erdoğan-Gülen(Fetö) Çatışması,

Zamanın  Fethullah Gülen'in yaptığı Gülen hareketi daha sonra darbe girişimi ile suçlanarak Türkiye'de Terör örgütü olarak ilan edilmişti. Fetö  ve AK Parti hükûmeti arasında yaşanan; medya, sosyal medya, emniyet, yargı ve yasa değişiklikleri yoluyla genişleyen çatışmalar süreci  ve dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler ve 3 bakanın istifa etmesine neden olan 17 Aralık 24 kumpası  ile açık bir çatışmaya dönüşen süreç, AK Parti'nin çok sayıda polisi(KHK) görevden alması, sosyal medyaya düşen kasetler, HSK kanununun değiştirilmesi ile devam etti.Aslında ''One Minute''  ve İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organize ettiği ve Gazze'ye insani yardım taşıyan 6 gemiye; Akdeniz'de, İsrail'den 70-80 mil (130-150 kilometre) açıktaki uluslararası sularda 31 Mayıs 2010'da İsrail Savunma Kuvvetleri'nin yaptığı müdahalesi sonrası  zaman today atılan manşetler batı medyasını beslemişti.

15 Temmuz Darbe Girişimi

15 Temmuz Darbe Girişimi  darbecilerin verdiği isimle Harekât Yıldırım veya Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvettleri bünyesinde  kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olaraktanımlayan bir grup asker(Fetö) tarafından Türkiye'de yaşanan  darbe girişimi  gecesi  Alman medyasının Erdoğan karşıtlığının Alman Devlet televizyonlarında  zirvesini  görmüştü.

 Gezi Olayları, Ermeni Meselesi ve Gece Gelen Telefon

27 Mayıs 2013 tarihinde iş makinelerinin parka girmesinin ardından bu haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmasına polis müdahalede bulunmuş bu duruma Almanya siyeseti bizzat parlemanterleri ile Taksime giderek olaylara katılanlara destek vermişti.Bunlar arasında Claudia Benedikta Roth(Kültür ve Medyadan Sorumlu Federal Hükümet Komiseri ve Alman Federal Meclisi Üyesi.) ve Cem Özdemir ( Almanya'nın Gıda ve Tarım bakanı)
sayabiliriz.

Cem Özdemir ,17 Mart 2015 tarihinde Erivan'da bulunan Ermeni Kırımı anıtı Tsitsernakaberd'i ziyaret ederek saygı duruşunda bulundu ve çelenk bıraktı. Özdemir burada yaptığı açıklamada Türkiye'yi, ''Ermeni Soykırımı'' soykırım olarak tanımaya, Alican Sınır Kapısı'nı açmaya ve Ermenistan ile İlişkilerini normalleştirmeye  davet etti.

Gazeteci, yazar Celal Özcan ile Türkiya-Almanya üzerine yaptığım söyleşide 15 Temmuz ve sonrası Almanya Türkiye ilişkileri neden bozuldu? sorusuna cevap ararken  darbe kalkışmasının olduğu gece  Kazakistan'da bulunan Alman Başbaşbakanı Merkel'in görevden alınmış eski başbakan Ahmet Davutoğlu'nu araması, tarihe not olarak düşülmüştü.

Alman Basını ve Satılmış  Gazeteciler

Alman gazeteci  yazar Dr.Udo Ulfkotte  yazmış olduğu kitabında Almanya medyasını deşifre ediyor.Sistemin ABD'ye nasıl çalıştığını bağlılık derecelerini anlatıyordu.

Bu kitapta hangi lobi kuruluşlarında hangi gazetecilerin olduğunu öğreneceksiniz. Yazar, yüzlerce isim veriyor …



Ne yazılacağını CIA dikte ettirirse!

Kitap öyle sorulara cevap veriyordu ki resmin tamamını nerdeyse gösteriyordu..Sorduğumuz soruların tüm cevapları açıklanıyordu.

Gizli servis çalışanlarının, yazı işlerinde metin yazıp, ünlü gazetecilerin isimleriyle, gazetelerde yayınlatabileceğini düşünebilir misiniz? Saygın “gazeteci ödüllerinin” nasıl verildiğine dair bir fikriniz var mı? Eğer bu kitabı okursanız gazetelerimizi bambaşka bir gözle göreceksiniz, televizyonu rahatça sık sık kapatacaksınız; gazete, televizyon ve radyoda artık neye inanacağınızı bileceksiniz: hemen hemen hiçbir şeye.

Manipülasyonun nasıl yapıldığını anlayacaksınız – kimin tarafından ve neden yapıldığını öğreneceksiniz. Sonunda fikir çeşitliliğinin sadece -mış gibi olduğu açıklığa kavuşacak. Çünkü “haberlerimiz” çoğunlukla salt beyin yıkamadan ibarettir.

Gazeteciler bizi güçlülerin çıkarları için maniple ediyorlar!

Çoğunlukla maniple edildiğiniz ve medya tarafından aldatıldığınız duygusuna kapıldınız mı? O zaman size de Almanların çoğunluğuna olduğu gibi oluyor. Şimdiye kadar merkez medyanın biz yurttaşları propaganda teknikleriyle doğrudan maniple ettiklerini söylemek “komplo teorisi” olarak kabul ediliyordu. Yazar, işin içyüzünü bilen kişi olarak, kulislerin arkasında nelerin döndüğünü, kamuoyuna yön veren gazetecilerin neden yanlı haber yaptıklarını ve NATO’nun basın bürosunun uzatılmış kolu gibi nasıl savaş hazırlığı yaptıklarını açığa çıkarıyor.

Der Spiegel  Erdoğan Hayranlığı 



Der Spiegel yıllardır bıkmadan usanmadan Cumhurbaşkanı hakkında taraflı haberleri ile Türkiye'deki secimlere etkileyeceğini düşünürken Almanya'daki Türkiye kökenli seçmenlerin %60'a yakını Akparti'den yana oy kullanmaları özellikle Almanya da siyasetcileri taraf olmaya kadar götürmüş ve hatta Türklerin oy kullanmamaları gerektiği beyanları ve buda yetmez resmi parti açıklamaları ile gündem olmuşlardı.

Alman Yeşiller’den "Erdoğan’a Oy Vermeyin" Çağrısı


Recep Tayyip Erdoğan 

Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 26 Şubat 1954 tarihinde babası Ahmet Erdoğan ve Tenzile Erdoğanın üçüncü çocuğu olarak Kasımpaşa'da dünyaya geldi. Babası deniz yollarında kıyı kaptanı olarak çalışırdı. Babası Ahmet Erdoğan ailesiyle birlikte 13 yaşında Rizenin Güneysu ilçesinden İstanbul'a göç edip Kasımpaşa semtine yerleşmişlerdir. Recep ayında doğduğu için ve dedesinin adı olduğu için Recep adı verilen Tayyip Erdoğanın 3'ü erkek 1'i kız olmak üzere 4 kardeşi bulunmaktaydı.

Hayatının en önemli kısmı İstanbul'un en eski yerleşim yeri olan Kasımpaşa'da geçti. İlkokulu Piyale Paşa İlkokulun'da okuyup, okul yıllarında harçlığını temin edebilmek için kağıtlı şeker satardı. 1965 yılında Piyale Paşa İlkokulu'nu bitirip, İstanbul İmam Hatip Okulun'a başladı. Okuldaki şiir okuma yarışmalarına, liselerarası münazaralardan, kompozisyon yarışmalarına, atletizmden, futbol turnuvalarına kadar pek çok sportif, sosyal ve kültürel etkinliklere katıldı. Okulun'u yatılı olarak okurdu. Babası hafta'da 2,5 TL verirdi. Hafta sonlarında top sahalarına gider, su satardı. Yol parası vermemek için Kasımpaşa’dan Eminönü’ne yürüyerek gider, nane, limon ve okaliptüs şekerlemeleri alıp satardı. Kendisiyle yapılan bir röportajda çocukluk dönemin'de simit ve su sattığını ifade eden Tayyip Erdoğan kendisi hakkında hazırlanan "Ustanın Hikayesi" belgeselinde ise çocukluğunda yaz aylarında gittiği Rize'de fındık ve çay topladığını aktarmıştı.

Spor çalışmalarını ilerleten Erdoğan 1969 yılında, 15 yaşındayken Camialtı Spor Kulübünden transfer teklifi alarak bu kulüpte spor etkinliklerine devam etti. Camialtı Spor Kulübünden, İ.E.T.T'ye transfer oldu. 1976 yılında İ.E.T.T futbol takımı İstanbul şampiyonu oldu. 12 Eylül 1980 sonrası İ.E.T.T’den ayrılmak zorunda kaldı. 16 senelik futbol hayatını da böylece noktalamış oldu. İmamhatip okulundan 1973 yılında mezun oldu. Fark dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi'nden de diploma aldı. 1973 -1974 sezonunda Vatan Caddesi ile Aksaray Caddesi’nin kesiştiği Gürani Sokak’ta bulunan ve 12 Mart 1972’deki askeri darbeden sonra 25 Ağustos 1971 tarihinde yasayla özelleştirilen aslında adı “İstanbul Tuna İktisadi ve Ticari Bilimler Yüksek Okulu” olan Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okuluna kaydını yaptırdı. Okul numarası 2443 olan Tayyip Erdoğan'ın Marmara Üniversitesin'den verilen diplomasında ise öğrenci numarası, 8345 olarak görülmektedir. Gündüzleri başka işlerde çalışarak okul'un devam mecburiyeti olmayan gece bölümünde okudu. 1977-1978 öğretim yılında Ekonomi, İşletme ve Siyasi Bilimler Fakültesi'ni açan İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, bünyesindeki "Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu" gibi kimi yüksek okulları; "Ticari Bilimler Fakültesi" adı altında birleştirdi. Böylece Recep Tayyip Erdoğan, Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu’nda başladığı öğrenimi, Şubat 1981’de İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Ticari Bilimler Fakültesi’nde bitirdi. Tayyip Erdoğanın mezuniyetinden sonraki yıl okulun adı 1982 yılında gerçekleştirilen düzenlemelerle'de Marmara Üniversite'si adına çevrildi.

Tayyip Erdoğan Lise yıllarında Milli Türk Talebe Birliğine girdi. Milli Türk Talebe Birliğinde'ki görev yıllarından sonra Üniversite dönemin'de aktif sosyal ve siyasi hayatın içinde yer almaya başlayan Erdoğan  1976 yılında Milli Selamet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığına ve aynı yıl MSP İstanbul İl Başkanlığına seçildi. 1977 yılında bir konferans münasebetiyle tanıştığı Emine Hanım'la 4 Temmuz 1978'de evlendi. Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan'ın evliliklerinden Ahmet Burak ve Necmeddin Bilal adında iki oğlu, Esra ve Sümeye adında ise 2 kız çocuğu oldu.

12 Eylül 1980 yılında İ.E.T.T'den ayrılınca özel sektörde çalışmaya başladı. Bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra 1982 Mart ayında zorunlu askerlik görevine gerçekleştirmeye başladı. İstanbul'un Tuzla ilçesindeki Tuzla Yedek Subay Piyade Okulu'nda dört aylık acemi görevine yaptı. Kıt'a hizmetini ise Kâğıthanede'ki 3.Kolordu 6.Piyade Tümeni 77.Piyade Alayı Karargâh Servis Bölüğü'nde, kantinlerin idaresinden sorumlu subay olarak yaptı.

19 Haziran 1983'te kurulan Refah Partisi ile siyasete geri dönen Tayyip Erdoğan 1984 yılında Beyoğlu İlçe Başkanı oldu. 1985'te düzenlenen kongre'de (M.K.Y.K) Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi seçilirken aynı yıl partinin İstanbul il başkalığı görevine getirildi.28 Eylül 1886'daki milletvekili ara seçimlerine Refah partisinin İstanbul adayı olarak girsede seçilemedi. 26 Mart 1989 yılındaki yerel seçimlerde Beyoğlu ilçe başkanlığına aday oldu. %22,83 oranında oy toplayan Erdoğan, %29,29 oranında oy alan Sosyaldemokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan'ın gerisinde kalrak belediye başkanı seçilemedi. Sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük olduğunu öne sürerek seçim sonuçlarına itiraz eden Erdoğan, İlçe Seçim Kurulu Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan'a hakaret ettiği gerekçesiyle Özcan tarafından mahkemeye verildi ve 18 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı. Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmalarına katılmayan Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Yaklaşık bir ay sonra, 27 Nisan günü tutuklandı ve bir hafta kadar Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldıktan sonra 500 bin lira kefaretle serbest bırakıldı. Mahkeme ise kendisini "hakime hakaret" suçundan altı ay hapis ve 20 bin lira para cezasına çarptırsa da, Türk Ceza Kanunu'nun 72. maddesi gereğince hapis cezası tecil edilerek 920 bin liralık para cezasına çevrildi.

20 Ekim 1991'deki genel seçimlerine Refah Partisi'nin İstanbul 6. bölge 1. sıradan adayı olarak girdi. Seçimlere Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak yaparak giren Refah Partisi, İstanbuldan %16,73 oranında oy aldı. 19 dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giren Erdoğan, ilk kez uygulanan seçmenlerin parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebildiği tercihli oy sisteminde seçmenlerin tercihini ikinci sıradaki aday Mustafa Baş'tan yana kullanması sebebiyle, sonuçların belli olmasından sonra Erdoğan'a yaklaşık 9 bin tercihli oy çıkarken, Baş'a yaklaşık 13 bin oy çıkarak Erdoğan'ın milletvekilliği Mustafa Baş'a geçti.

27 Mart 1994'teki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye İl başkanlığı adaylığı için Refah Partisi; Erdoğan, Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş, Temel Karamollaoğlu ve Veysel Eroğlu çin kamuoyu araştırması yaptırmıştı. 15 Ocak 1994 günü parti başkanı Necmettin Erbakan tarafından Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olacağı açıklandı. Seçimlerde Erdoğan %25,19 oranında oy alarak İstanbul İl Başkanı seçilmiştir.

6 Aralık 1997 yılında Siirt'te düzenlenen bir açıkhava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmasında, Ziya Gökalp'ın 1912 yılında Balkan Savaş'ındaki Türk askerleri için yazdığı "Asker Duası" adlı şiirin değiştirilmiş bir sürümünden dörtlük okudu. Okuduğu dörtlüğün Gökalp'e ait olduğunu belirten Erdoğan, konuyla ilgili olarak "konuşmamın bütünü incelendiğinde millî birlik ve beraberlik mesajım verildiği görülür" demişti. Daha sonraları yapılan açıklamalarda şiirin, Türk Standatları Enstitüsünün 1994'te çıkarttığı Türk ve Türklük kaynak gösterilerek Gökalp tarafından yazıldığı ifade edilmekteydi. Konuşmayla ilgili olarak bir inceleme başlatıldı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş Erdoğan'ın konuşmasının yer aldığı görüntüleri inceledikten sonra, Refah Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davayı görüşen Anayasa Mahkemesi Başkanlığına iletti. Diyarbakır Devlet Güvemlik Mahkemsi Başsavcılığı, Erdoğan hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 312/2 maddesine göre "halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçlamasıyla hazırladığı iddianamesini 12 Şubat 1998'de tamamladı. 31 Mart 1998 günü bir yıldan üç yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Erdoğan'ın yargılanması başlatıldı. 21 Nisan 1998'de sonuçlanan dava, Erdoğan'ın iddianamede bahsedilen suçu işlediği yönündeki hükümle sonuçlandı ve Erdoğan'a 1 yıl hapis ile 860 bin TL ağır para cezası verildi. Daha sonra kendisini duruşmadaki hâli ve tavrı göz önüne alınarak cezası 10 ay hapis ve 176 milyon 666 bin 666 TL para cezasına çevrildi. 3 Haziran'da açıklanan gerekçeli karara göre Erdoğan, "Siirt'te yaptığı konuşmayla dindar ve dindar olmayan diye bölünen kesimler arasındaki gerginliği canlı tutmayı amaçlamakta"ydı. "Bunları inanç birliği maksadıyla söyledim" şeklindeki ifadesinin inandırıcı bulunmadığı belirtilirken, "benim referansım İslam'dır" diyerek topluluğu inanan ve inanmayan olarak ayırdığı belirtildi. "Cezanın ertelenmesine yer olmadığı" ibaresinin de yer aldığı kararın bir aykırı oya karşılık oy çokluğuyla alındığı ve Yargıtay'a başvurulabileceği kaydedildi. Mahkemenin aldığı karar 23 Eylül'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından, bire karşı dört oyla onaylandı. Kararın ardından kendisine siyasi yasak getirilen Erdoğan, herhangi bir partiyle birlikte veya bağımsız olarak herhangi bir seçime katılamayacaktı. 25 Eylül'de Yargıtay tarafından açıklanan gerekçeli kararda Erdoğan'ın söylemlerinin "savaş çağrısı" niteliği taşıdığı belirtilmekteydi. Ceza infaz yasası gereği hapis cezası 4 ay 10 güne inerken, çeşitli ertelemeler sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bırakarak 26 Mart 1999 günü Kırklareli'nin Pınarhisar ilçesindeki Pınarhisar Cezaevi'ne girdi. 24 Temmuz 1999'da ceza süresini tamamlayarak cezaevinden tahliye edildi.

Fazilet Partisi'nin, Anaysa Mahkemesi tarafından daimi kapatılmasının ardından, bağımsız kalan milletvekilleri, yeni parti kurma çalışmalarını "gelenekçiler" ve "yenilikçiler" olarak adlandırılan iki kanattan sürdürdü. Milli Görüşçü olarak adlandırılan kanat, Recai Kutan'ın genel başkanlığında 20 Temmuz 2001'de Saadet Partisi'ni kurarken değişimci kanat da, Tayyip Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu ve Tayyip Erdoğan, parti genel başkanlığına seçildi. Kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım 2002 seçimlerinde kayıtlı 41.291.568 seçmenin oy kullanan 32.652.702 kişisi içinden 10.770.704 adet oy alarak %34,29 ile birinci parti oldu.

Erdoğan, siyasi yasağı bulunduğu için seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi. Seçim sonrasındaki 58. Hükûmet, Abdullah Gül başbakanlığında kuruldu. Bu hükûmet döneminde Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa teklifi sunuldu. Bu yasa değişikliği TBMM tarafından oy çokluğuyla kabul edilse de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı "öznel, somut ve kişisel" olduğu gerekçesiyle veto etti. Daha sonra aynı yasa değiştirilmeden mecliste tekrar kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Sezer yasa değişikliğini bu kez onayladı. Bu yasanın kabulüyle Erdoğan'ın milletvekili seçilmesi için yasal bir engel kalmadı. Seçimlerde Siirt milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz'ün milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından Siirt'teki seçimlerin tekrar edilmesi kararlaştırıldı. Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk sıradaki adayı Mervan Gül'ün adaylıktan çekilmesi ile Erdoğan partinin birinci adayı olarak Siirt seçimlerine girdi ve oyların %85'ini alarak kazandı. Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinin ardından başbakan Abdullah Gül, Erdoğan'ın başbakan olması için Cumhurbaşkanı Sezer'e istifasını sundu. Sezer bu kez hükümeti kurma görevini Erdoğan'a verdi ve genel seçimlerden yaklaşık üç ay sonra Erdoğan başkanlığında 59. Hükûmet kuruldu.

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan 23.Dönem Milletvekili Seçimlerinde %46,6 oy alarak 341 milletvekili çıkaran Adalet ve Kalkınma Partisi, Recep Tayyip Erdoğan'ı başbakanlık koltuğuna ikinci kez taşıdı. 12 Haziran 2011 tarihinde 24.Dönem Milletvekili seçimlerinde oy yüzdesini %49,83'e çıkarmış ve Türkiye genelinde 21.399.082 oy alarak toplamda 327 milletvekili ile üçüncü kez hükümet kurma yetkisini kazanmıştır.

10 Ağustos 2014'deki seçimleri %51,79 oy ile kazanan Erdoğan Türkiye'nin "seçilmiş cumhurbaşkanı" olarak 12. Cumhurbaşkanı seçildi ve 29 Ağustos'ta yemin ederek göreve başladı.

Recep Tayyip Erdoğan evli ve dört çocuk babasıdır.

İlgili Haber
Der Spiegel Dergisinde Erdoğan Fotoğraflı Kapak