Almanya’da iç istihbarat kurumu Verfassungsschutz (Anayasayı Koruma Teşkilatı), aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisini resmen “kesin olarak aşırı sağcı” (gesichert rechtsextrem) olarak sınıflandırdı. Bu tarihi nitelikteki karar, ülkede partinin olası bir yasaklanmasının da önünü açtı. Federal düzeyde tamamı bu şekilde sınıflandırılan ilk büyük parti olan AfD hakkındaki bu gelişme, hukuk, siyaset ve toplumsal düzeyde geniş yankı uyandırdı.
AfD Neden “Kesin Aşırı Sağcı” Olarak Sınıflandırıldı?
Tagesspiegel gazetesinin haberine göre, iç istihbarat teşkilatı bu karara 1100 sayfalık bir raporla dayanak sundu. Rapor, partinin anayasaya aykırı hedefler güttüğünü ve özellikle göçmen kökenli vatandaşların dışlanmasını sistematik hale getirdiğini öne sürüyor. Özellikle partinin bazı eyalet teşkilatları ve gençlik kollarının (Junge Alternative) açıkça ırkçı, ayrımcı ve şiddete eğilimli söylemler içinde olduğu vurgulanıyor.
Rapor, AfD’nin “belirli halk gruplarını eşit toplumsal katılımdan dışlama” amacı taşıdığına dair kanıtlar içeriyor. Bu, anayasadaki eşitlik ilkesine doğrudan aykırı.
Siyasi Tepkiler: Yasak Tartışmaları Başladı
Kararın ardından başta SPD ve Yeşiller olmak üzere birçok siyasetçi AfD’nin yasaklanması tartışmalarına kapı araladı. SPD’li İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kararın “demokrasi adına bir dönüm noktası” olduğunu söylerken, FDP’li Adalet Bakanı Volker Wissing daha temkinli bir yaklaşım sergileyerek, “Bu karar bizi partiyi yasaklamaya götürmez, ancak hukuken güçlü bir sinyaldir” ifadelerini kullandı.
AfD Eş Başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla ise kararı yargıya taşıyacaklarını ve “siyasi bir komplo” ile karşı karşıya olduklarını belirtti.
Konunun uzmanı hukuk profesörü Sophie Schönberger, partinin yasaklanmasının çok zor bir süreç olduğunu belirtiyor: “Federal Anayasa Mahkemesi çok yüksek bir kanıt eşiği koyar. Yalnızca aşırılıkçı olmak yetmez, aktif olarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştığınız somut biçimde ispatlanmalıdır.”
Bu bağlamda, bir partinin faaliyetlerinin halkın büyük kısmını etkilediği, seçimlere doğrudan müdahale ettiği ve anayasal düzene tehdit oluşturduğu ispatlanmadan yasak kararı verilmesi zor görünüyor.
AfD Ne Kadar Oy Alıyor?
Tagesspiegel’in değerlendirmesine göre, son seçim anketlerinde AfD’nin ülke genelinde oy oranı %20’lere ulaşıyor. Özellikle Doğu Almanya’da parti birinci sırada. Forsa Enstitüsü’nün kurucusu Manfred Güllner, kararın bazı seçmenleri partiden uzaklaştırabileceğini, ancak doğu eyaletlerindeki radikalleşmiş seçmen tabanının büyük oranda etkilenmeyeceğini söylüyor. “Bu karar Batı Almanya’da etkili olabilir ama Thüringen ya da Saksonya’da AfD’yi daha da sertleştirebilir” diyor.
Bu sınıflandırmanın ardından AfD’ye yakın Desiderius-Erasmus Vakfı gibi kuruluşların da devlet fonlarından yararlanamayacağı bildirildi. Bu durum partinin entelektüel ve ideolojik altyapısını besleyen kaynakların da kurutulması anlamına geliyor.
Demokrasi İçin Eşik Noktası
Tagesspiegel’e göre, AfD’nin bu şekilde sınıflandırılması sadece hukuki değil, aynı zamanda sembolik bir anlam taşıyor: Devletin demokratik düzeni savunma kararlılığının göstergesi. Ancak bu durum, partiye karşı yapılacak her adımın da demokratik sınırlar içinde kalmasını zorunlu kılıyor. Zira aksi halde, AfD mağduriyet söylemini pekiştirerek daha geniş bir tabana ulaşabilir.
⸻
Kaynaklar:
• Tagesspiegel, 3 Mayıs 2025 baskısı: “AfD ‘gesichert rechtsextrem’ – Entscheidung mit Folgen”
• Felix Hackenbruch, Dennis Pohl, Caspar Schwietering, Sebastian Leber imzalı haber dosyası
• Uzman görüşleri: Prof. Dr. Sophie Schönberger (HHU), Dr. Benjamin Höhne (TU Chemnitz), Manfred Güllner (Forsa)
• Almanya İçişleri Bakanlığı ve Anayasa Mahkemesi açıklamaları
Gazeteci, Yapımcı ve Medya Girişimcisi
Mustafa Ekşi, İstanbul doğumlu bir gazeteci ve medya yapımcısıdır. Eğitimini tamamladıktan sonra üniversite eğitimi için Berlin’e gitmiş ve 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılışına tanıklık etmiştir. Uzun yıllar Berlin’de IT sektöründe ticaret yapmış, 2000 yılında Rize Kültür Derneği’nin kurucu yönetim kurulu üyeleri arasında yer almıştır.
Medya kariyerine 2009 yılında Mocca Kültür dergisinde gerçekleştirdiği röportajlarla başlamış, Türkiye’de ulusal medyada ve Berlin merkezli Tivitürk TV’de programlara konuk olmuş ve program moderatörlüğü yapmıştır. Almanya’da Türkçe ve Almanca yayın yapan birçok medya platformunda aktif görev almış, medya.berlin haber portalını kurmuştur. 15 Temmuz darbe girişimini konu alan Der Aufstand adlı belgeselin yapımcılığını üstlenmiştir.
Almanca yayın yapan IP-TV kanalı Z-23tv’nin Berlin temsilciliğini yürütmüş, Alman-Türk Gazeteciler Birliği Berlin’in kurucu üyelerinden biri olmuş ve geçmişte asbaşkanlık görevini üstlenmiştir.
Mustafa Ekşi, halen medya.berlin’in genel yayın yönetmeni olarak çalışmalarını sürdürmekte ve metalink.tv’nin imtiyaz ortağı olarak medya projelerine devam etmektedir. Aynı zamanda köklü Ekşioğlu Ailesi’nin bir mensubudur.
Diese Website verwendet Cookies, um Ihr Surferlebnis zu verbessern. Wenn Sie diese Website weiter nutzen, stimmen Sie der Verwendung von Cookies zu. Weitere Informationen über den Umgang mit Ihren Daten finden Sie in unserer Datenschutzrichtlinie.