Almanya'da Yeni Anayasa Tartışmaları

Almanya'nın birleşmesinin 35.yılında Federal Almanyanın 75 yıllık anayasası yeniden yapılması tartışmaları Alman basınında yer alıyor.

Almanya'da Yeni Anayasa Tartışmaları
Almanya'da Yeni Anayasa Tartışmaları

Türkiye'de yeni anayasa tartışmaları sürerken, Almanya anayasası 75.yılı kutlanırken Almanya'nın birleşmesi sonrası anayasanın 146.maddesi tartışmaya açıldı Almanya basını bu konuyu ele alırken konu Almanyanın birleşmesinin 35.yılında yeni bir anayasaya ihtiyaç varmı sorusu gündeme geliyor.

75 Yıllık Anayasa 

1989 yılında özgürlük ve demokrasinin zaferi, Soğuk Savaş'ın sonunu getirdi - Berlin Duvarı'nın yıkılması bunun sembolü oldu. Bu durum, Almanya için birleşme fırsatını doğurdu ve çoğu Alman için kazanılan özgürlük, birlik arzusu ile bağlantılıydı. Bu birliğin mümkün olması, 20. yüzyılda Almanlar için bir şans oldu: Avrupa'da yeniden bir rol üstlenmeye çalıştıktan 45 yıl sonra, özgürlük içinde geri dönmeyi başarıldı, Bu durum komşuülkeler  ve Almanyanın eski düşmanlarımız tarafından kabul edildi..

Birleşme Sürecindeki Yaralar Hala Kapanmadı

Birleşme sürecinde, hala etkileri süren ve ele alınması gereken birçok yaralanma oldu. O dönemde anayasa tartışmaları önemli bir rol oynamıştı ve birçok kişi bugün bile, haklı olarak, anayasa temelinde ortak bir anayasa yapım sürecinin mümkün kılınmamasını bir hata olarak görüyor.

Bugün Almanya 75 yıllık anayasasını  kutluyor, Doğu Almanlar da 35 yıldır bu süreçten edindiği tecrübelerle birlikte. Yeni bir anayasa daha mı tercih edilirdi? Sorulmaya başlandı. Aynı zamanda şunu da belirtmeliyim ki, sadece Almanya'da değil, Avrupa'da özgürlükçü ve liberal bir demokrasinin ne kadar önemli olduğu, anayasada belirtilen hakların ne kadar baskı altında olduğu açıkça görülüyor.

Anayasanın 75.doğum günü ve gelecek yıl kutlanacak olan Almanya'nın birleşmesinin 35. yılı, bayram konuşmalarından ziyade, Alman halkı için yeniden değerlendirme fırsatı olmalıdır. Bu günlerde neyin önemli olduğunu ciddiye alalım. Anayasa, geleceğe yönelik bir rehber olabilir.

Madde 146 Kaldırılmalı mı ? Yoksa yeni bir anayasa mı ?

Madde 146'nın eski haline ve şu anki haline nasıl geldiğini (tarihsel olarak) açıklayabiliriz. Günümüzde bu maddeye neden hala ihtiyac olduğunu savunmak zor, belki de gereksiz.

Anayasayı kalıcı bir temelde kabul etmek ve geleceğe yönelik bir rehber olarak almak için, 35. Almanya Birleşme Yılı'nı, Anayasa'nın geçiciliğini Madde 146'yı kaldırarak sona erdirmeyi hedeflenmeli mi? 

Almanya bu  yıl gerekli değişiklikleri yapabilme imkanı varmı? Ve belki de Almanya'da eyalet anayasalarında olduğu gibi azınlık haklarının korunmasına yönelik değişiklikler. Ancak bu tür eklemelerin başarısı, genellikle bir anayasanın özgürlükçü ve demokratik olduğu kadar, hukuki temellerinin de güçlü olmasına bağlıdır ve bu anayasanın sürdürülebilir olduğunu ve kendini ne kadar hızlı ve kalıcı bir şekilde açıklayabildiğine bağlıdır.

Önümüzde ki yıllarda  Madde 146'yı kaldırarak Anayasa'yı yeni bir metin hale getirebilinir mi?

Markus Meckel, 1990 yılında DDR (Doğu Almanya) Halk Meclisi'nde serbestçe seçilen tek üye ve Nisan 1990'dan Ağustos 1990'a kadar DDR Dışişleri Bakanıydı. 2009 yılına kadar SPD milletvekili olarak görev yaptı.

Grundgesetz'in (Almanya Anayasası) 75. yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha elinize alıp okuduğunuzda, onun geçici old*uğunu fark ediyorsunuz. Çünkü 146. madde, bu yasanın geçerliliğinin, Almanya'nın bir anayasa oluşturması ve bunu halkın oylamasına sunması gerektiğini belirtiyor.

Bugünlerde pek çok konuşma ve makalede, bu temel metnin Alman halkı için ne kadar önemli olduğu hatırlatılıyor. Nazi dönemi sonrası Avrupa'nın büyük bölümünde yaşanan korku ve yıkımın ardından, insanlık onurunun dokunulmaz olduğu ilkesiyle yeni bir temel oluşturulması gerekti. İnsan haklarına dair 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve anayasanın 1-20. maddelerinde yer alan haklar, Grundgesetz’in başlangıç noktası oldu.

Onu geçici kılan 146. madde kaldırılmalı mı? Eğer Anayasanin bu kadar temel olduğuna inanılıyorsa, o zaman çoğunluğun onayladığı gibi bir bekleme sürecine gerek kalmadan Almanlar yeni bir anayasa hazırlamalı mı ? Evet, bu oldukça tartışmalı ve karmaşık bir konu.

Grundgesetz’in bir anayasa olduğu ve bir anayasa olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda hemfikiriz.

Bölünmenin Bir Tanığı

Anayasa - 1949'da hala bölünmenin ve komünizme karşı direnişin bir kanıtıydı, Doğu Avrupa’da Almanya'nın insan onurunu ve temel haklarını korumaya çalışıyordu - geçmişin derslerinden yola çıkarak tüm Almanlar için bu hakların korunmasını amaçlıyordu. Soğuk Savaş döneminde, demokrasinin 75 yıl önceki bu arayışı, Avrupa'nın çoğunda hala mümkün değildi ve dünya bu anayasayı aldı.

1989'da - 35 yıl önce - Doğu Avrupa'da özgürlük ve demokrasi kazanıldı ve Almanya da bundan etkilendi. Mihail Gorbaçov'un rolü büyüktü, aynı zamanda sosyal hareketler, Solidarnosc (Dayanışma), muhalifler ve reformcuların bağımsızlık ve özgürlük arayışı, Macaristan, DDR ve Çekoslovakya gibi ülkelerde de yankı buldu.

Anayasanın 146. Maddesi

Almanya Anayasası'nın 146. maddesi, Almanya'nın birliğinin ve özgürlüğünün tamamlanmasından sonra tüm Alman halkı için geçerli olacak olan bu anayasanın, Alman halkı tarafından özgürce kabul edilen bir anayasanın yürürlüğe girdiği gün sona ereceğini belirtiyor. Bu geçicilik vurgusu, Almanya'nın birleşme sürecinde önemli bir rol oynamış olsa da, günümüzde bu maddeyi savunmak zor ve belki de gereksiz.

Kalıcı bir anayasa olarak kabul edilmesi ve 146. maddenin kaldırılması, Alman halkının özgürlüğe ve birliğe olan inancını pekiştirecektir. 

İlgili Haber
Bülent Arınç: Türkiye'nin Yeni Çağdaş Ve Demokratik Bir Anayasaya İhtiyacı Var!