Mekke’de yaşamak nasıl?

Mekkeliler, İslam’ın kutsal mekanlarının hayatlarının arka planını ve çocukluk anılarını oluşturduğunu söylüyor. Ancak şehirde yaşamak, dört bir yanından gelen ve bu yıl 2 milyonu aşan hacı adaylarıyla ve bunun sonucunda trafikle ve fiyatlarda artışla uğraşmak anlamına geliyor

Mekke’de yaşamak nasıl?

Cidde'de doğan Zaynab Abdu 6 yaşından beri Mekke'de yaşıyor. Abdu için İslam'ın en kutsal mekanları, büyüdüğü şehirde hafta sonları planlarının dekoru gibi.

Abdu, Kabe'nin bulunduğu Mescid-i Haram yakınlarında arkadaşlarıyla paten kaydığını hatırlıyor. Her yıl hacılarla dolup taşan çöl ovaları ve vadiler, hac sezonu dışında ailesiyle ve arkadaşlarıyla piknik yaptıkları, ata bindikleri ve futbol oynadıkları yerlerdi.

29 yaşındaki eczacı Abdu, "Mescid-i Haram benim çocukluğum. İnsanlar bizim için hayatın ne kadar normal olduğunu hayal bile edemiyorlar. Herkesin yaşadığı gibi yaşıyoruz" diyor.

Mekke, İslam'ın en kutsal şehri ve müminlerin mabedi. Hazreti Muhammed'in doğduğu ve Allah’ın vahiylerini ilk kez aldığına inanılan yer. Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar’ın beş vakit namazda kıblesi de Kabe.

Burası aynı zamanda yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı, çalıştığı ve çamaşır yıkama, market alışverişi, ev ödevi, çöpü dışarı atma ve faturaları ödeme gibi sıradan günlük işleri yaptığı bir şehir.

Hacıların yoğun olduğu bölgelerden uzakta şehir, modern mahalleleri, alışveriş merkezleri, spor salonları, okullar ve bir üniversitenin bulunduğu bulvarlar arasında yayılıyor.

Şehirde Dubai, Doha ya da Riyad gibi Körfez şehirlerinin ışıltısından pek eser yok. Alışveriş merkezleri mütevazı olsa da kafeler ve Sephora gibi tanınmış zincirler şehre taşınıyor. Bir alışveriş merkezinin yemek katında Amerikalı fast-food zincirlerinden birinin yakında açılacağını ilan eden bir tabelalar görülüyor.

Sinema yok, düğün salonları uzakta

Yine de günlük yaşam şehrin kutsallığından taviz veriyor. Hükümetin 2018'de ülke çapında sinema yasağını kaldırmasına rağmen Mekke'de sinema yok. Kent sakinleri sinema için yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki sahil kenti Cidde'ye gidiyor. Düğün salonları kutsal alanlardan uzakta bulunuyor.

Abdu, "Burası kutsal bir şehir ve buna saygı gösterilmesi gerekiyor. Doğum günlerinde ve diğer kutlamalarda müzik var ama yüksek sesle değil" diye konuşuyor.

Bu hafta olduğu gibi yılda bir kez de, dünyanın dört bir yanından gelen hacıların akınıyla şehrin nüfusu bir ay boyunca fiilen iki katına çıkıyor.

Büyük kalabalıklar Mescid-i Haram etrafında ve yakındaki çölde bulunan Mina, Müzdelife ve Arafat Dağı gibi kutsal yerlere doğru hareket ederken, trafiği yönlendirmek için sokaklarda güvenlik sıkılaştırılıyor.

Abdu için bu durum, Mescid-i Haram yakınlarında yaşamıyor olsa da, trafik için ekstra zaman ayırmak ve yolların kapalı olması nedeniyle belirli güzergahlardan kaçınmak anlamına geliyor.

Ayrıca, tipik Hac rahatsızlıkları olan soğuk algınlığı, grip, mide ya da kas ağrılarından muzdarip hacıların akını nedeniyle, eczacı olarak saatlerce fazla mesai yapmaya hazırlanıyor.

Mekkeliler eskiden hacılarla daha fazla kişisel etkileşim içindeydi. Ancak yetkililerin kalabalığı kontrol etmek ve düzenlemek için aldığı önlemler araya mesafe koydu. Gelen büyük yatırımlar da Mekke'yi dönüştürdü.

Mekke'de doğup büyüyen 57 yaşındaki Fecr Abdullah Abdul-Halim, eskiden insanların evlerini hacılara açtığını, "Eğer biri hastaysa onu evlerinde tedavi ederlerdi. O zamanlar çok güzel günlerdi" diye anlatıyor.

Abdul-Halim'in ailesinin evi Mescid-i Haram’a yakın olduğu için hacıların Kabe'yi tavaf etmelerini evlerinin çatısından izleyebiliyorlarmış. Mekkeli aileler Kabe etrafında vakit geçirirmiş, çünkü başka kamusal alan yok denecek kadar azmış.

Abdul-Halim her öğleden sonra anne babası ve kardeşleriyle birlikte namaz kılmak için Mescid-i Haram’a gittiklerini ve akşam namazına kadar kaldıklarını hatırlıyor.

Şimdi ise evlendikten sonra Cidde'ye taşındığından ve Mekke'deki akrabalarını kaybettiğinden, şehri ziyaret etmek için daha az nedeni var.

Caminin etrafındaki mahalleler, son 10 yılda devasa otellerin, gökdelenlerin ve otoyolların inşa edilmesiyle değişime uğramış ve tanınmaz hale gelmiş.

Hem Abdul-Halim hem de Abdu eskiden çok az ya da hiç planlama yapmadan kolayca hacca gidebildiklerini söylüyor. Ancak yerel halkın serbestçe katılabildiği günler geride kaldı; şimdi herkes gibi yer için başvurmaları ve kişi başına 1060 dolardan başlayan ücretler ödemeleri gerekiyor.

Yine de şehirde yaşamanın özel bir gururu var. Abdu, ilkokulda "Mekke'nin statüsü nedeniyle insanlara iyi örnek olmaları gerektiğinin söylendiğini" hatırlıyor.

Abdu, "Bana her zaman şanslı olduğum söylenir. İnsanlar burada yaşadığım için çok heyecanlanıyor. Bazen Mescid-i Haram’a yeterince gitmediğimi düşünüyorum ama çok minnettarım. Bu bir hediye. Hac zamanı, evinizi misafirlere açmak gibi bir şey. O misafirler gittiğinde üzülüyorsunuz" diyor.

Haccın resmi olarak başlayacağı Pazartesi gününden birkaç gün önce Bangladeşli taksi şoförü Jahid Rojin, arabasıyla Kabe bölgesinden uzaklaşıp şehrin Aziziye mahallesine doğru ilerlerken içini çekiyor.

Urduca, "Hac sırasında her zaman böyle oluyor" diyor ve terli hacılarla dolup taşan sokakları işaret ediyor. Dakka'da doğan Rojin, 16 yıldır Mekke'de yaşıyor ve burada kalıcı olarak ikamet eden önemli bir Güney Asyalı topluluğunun parçası.

Hac mevsimi fiyatlar ve trafik artıyor

Hac mevsimi boyunca taksi sahibine ödediği kira ayda 1000 dolardan yaklaşık 1600 dolara çıkıyor. Ev sahibi daireyi hacılara kiralamak ve fazladan para kazanmak istediği için evinden taşınmak zorunda kalmış. Ancak Rojin, hacılar gittikten sonra evine geri döneceğini ve trafiğin, fiyatların ve diğer her şeyin normale döneceğini söylüyor.

Rojin’e göre bu durumun iyi bir tarafı da var. Bangladeşli taksici, çaresiz bir kadından taksisini iki yolcuyla paylaşması için normal yolculuk ücretinin üç katından fazla para alırken, "Mekke'de olmanın verdiği bereket ve rızık dünyanın başka hiçbir yerinde, Suudi Arabistan'ın hiçbir yerinde bulunmaz. Burada yaşadığım için çok şanslıyım. Bunu biliyorum" diye konuşuyor.