Öldürülen çevre savunucularının yüzde 88'i Latin Amerika'da
Doğal yaşam alanlarını korumaya çalışırken cinayete kurban giden her on çevreciden 9’u Latin Amerika’dan. Çevreci cinayetlerinde listede ilk sırada 60 cinayetle Kolombiya yer alırken, onu Brezilya ve Meksika izliyor
CARACAS —
Yirmi milyon kilometre kareye yakın yüzölçümüyle zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip Latin Amerika’da ağaç kesimi, tarım ve madencilik gibi yasal ya da yasadışı faaliyetlere karşı doğal yaşam alanlarını savunduklarından dolayı öldürülen kişi sayısı artmaya devam ediyor.
Global Witness adlı sivil toplum örgütü raporuna göre orman, göl, ırmak gibi doğal yaşam alanlarını korumaya çalışırken geçen yıl kaydedilen 177 çevreci cinayetinden 156’sı Latin Amerika’da kaydedildi. Dünyada işlenen çevreci cinayetlerinin yüzde 88’inin yaşandığı Latin Amerika’da, maktullerin 64’ünün kendi yaşam alanlarını korumaya çalışırken öldürülen yerliler olması dikkat çekiyor.
En çok çevreci cinayeti işlenen ülkelerin başında geçen yıl 60 cinayetin kaydedildiği Kolombiya geliyor. Kolombiya’yı, 34 cinayetle Brezilya, 31 cinayetle Meksika ve 14 cinayetle Honduras takip ediyor.
2012 yılından bu yana toplamda 382 çevre aktivistinin öldürüldüğü Kolombiya, çevreciler için en güvensiz ülke konumunda. 2021 yılında 33 çevrecinin öldürüldüğü Güney Amerika ülkesinde geçen yıl bu sayı neredeyse ikiye katlandı.
Kolombiyalı çevre aktivistleri, çevreci cinayetlerinin su ve değerli ağaçların yanısıra altın, koltan, nikel ve bakır bulunan; sınırlara yakın ve kaçakçılık için uygun stratejik bölgelerde daha yoğun olduğunu kaydediyor.
“Cinayetlerin sebebi sömürgeci mantık”
Çevreci cinayetlerini yakından takip eden Arjantin Çevre Avukatları Derneği (AAdeAA) Başkanı Enrique Viale, insanların doğal yer altı ve yer üstü zenginliklerini korumak isterken öldürülmesinin Latin Amerika’da hala devam eden sömürgeci mantığın bir tezahürü olduğunu söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Viale “Cinayetlerin faillerinin bulunamaması ya da korunması, dokunulmazlık, bölgede faaliyet gösteren maden, enerji ve tarım devlerinin iktidarlarla olan yakın ilişkileri gibi nedenler de cinayetlerin artmasında etkili oluyor” diye konuştu.
Başta güneş ve rüzgar enerjisi olmak üzere Latin Amerika’nın bugün dünyanın yaşadığı enerji dönüşümündeki potansiyel rolüne de dikkat çeken Viale’ye göre bölgenin yeşil enerji için ihtiyaç duyulan lityum ve bakır gibi mineraller açısından da zengin olması, önümüzdeki yıllarda çevre savunucularıyla doğal kaynaklardan faydalanmak isteyenler arasındaki çatışmayı daha da körükleyebilir.
Çevreciler ve insan hakları savunucuları, Latin Amerika’daki çevreci ve yerli cinayetlerinin, bir taraftan bölgedeki doğal kaynaklar için verilen mücadelenin sertleştiğini, öte yandan da ekolojik yıkıma karşı doğayı, biyoçeşitliliği ve yaşam alanlarını savunan kişilerin ne kadar savunmasız olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Mustafa Özdemir