Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor

Almanya'ya Göç Eden Türk İşçiler: Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor

Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor
Almanya'ya gelen misafir işçi statüsündeki Türkler, inşaat sektöründe çalışırken...
Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor
Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor
Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor
Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor
Onurlu Mücadeleye Nefret Söylemleri Gölge Düşürüyor

Almanya'ya Giden Türk İşçilere Öğütler ve Yusuf Ziya Aydın’ın Göç Hikayesi

1961 yılında Türkiye ile Almanya arasında imzalanan "Ankara Anlaşması" ile birlikte Türkiye’den Almanya’ya büyük bir işçi göçü başladı. Almanya’nın savaş sonrası ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için inşaat ve sanayi sektörlerinde çalışacak büyük bir iş gücüne ihtiyacı vardı. Türkiye’de ise işsizlik ve geçim sıkıntıları, Almanya’daki çalışma fırsatlarını cazip hale getiriyordu. Bu süreç, Türkiye’den on binlerce işçinin Almanya'ya gitmesiyle hız kazandı.

İlgili Haber (Arşiv)

Almanya'ya Giden İşçilere Devletin Öğütleri

Almanya’ya göç eden işçilere verilen bilgilendirme ve tavsiye belgeleri, bu göç sürecinin önemli bir parçasıydı. *"Almanya'ya Giden İşçilere Öğüt"* başlıklı belge, işçilerin Almanya'da nasıl davranmaları gerektiğine dair önemli tavsiyeler içeriyordu. Temizlik, düzen, iş disiplinine uymak ve Türk kültürünü onurlu bir şekilde temsil etmek gibi başlıklar altında işçilere çeşitli öğütler verilmiştir. Türk işçilerinin Almanya'da sadece ekonomik anlamda değil, kültürel anlamda da ülkeyi temsil etmeleri isteniyordu.

İlgili Haber(Arşiv)

Bu belgede öne çıkan başlıca tavsiyelerden bazıları şunlardı:

- *Temiz Ol:* İş yerinde ve sosyal hayatta temizliğe ve düzenine dikkat et.
- *Nazik ve Ciddi Ol:* Diğer insanlarla ilişkilerde saygılı ve nazik davran, topluma iyi bir şekilde adapte ol.
- *Onurlu Ol:* Para biriktirmek için onurunu zedeleyici davranışlardan kaçın, kimseye borç isteme, maddi zorluklara rağmen onurlu kal.
- *Aileni Unutma:* Aileye düzenli olarak mektup yazılması ve ailenin unutulmaması önemli bir vurguydu.

Bu tür tavsiyeler, Türkiye’den Almanya’ya göç eden işçilerin yabancı bir ülkeye adapte olmalarını sağlamak ve o dönemde işçi göçünün Türkiye'nin uluslararası itibarını zedelememesi için dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyordu.

Yusuf Ziya Aydın: Türk Göçmenlerin Sembolü

Yusuf Ziya Aydın, Almanya'ya göç eden binlerce Türk işçisinden sadece biriydi. 1933 yılında Çaykara’da doğan Aydın, marangoz olarak başladığı meslek hayatını, 1962 yılında Almanya’ya giderek inşaat sektöründe sürdürdü. TIMLO firmasında aldığı bonservis, Aydın’ın Almanya’daki işçilik serüvenine başlamadan önceki Türkiye’deki kariyerine dair ipuçları veriyor.

Almanya’ya gitmesinin ardından Aydın, Strabag Bau AG gibi büyük inşaat firmalarında "Zimmerciler" olarak çalıştı. Belgelerde yer alan maaş bordrolarına göre, haftalık 43 saat çalışma süresi ve mesai saatleriyle düzenli olarak çalıştı. Aldığı maaşlar ve yaptığı fazla mesailer, onun Almanya’daki iş hayatının ne kadar disiplinli ve yoğun olduğunu gösteriyor. Aydın’ın bu süreçteki en büyük dayanak noktalarından biri ise ona verilen tavsiyelere uyarak hem ailesini unutmamak hem de çalıştığı iş yerlerinde onurlu ve saygın bir şekilde varlık göstermekti.

Aydın’ın iş izni başvuruları ve gelir beyannameleri, onun Almanya’daki yasal süreçlere uygun olarak çalıştığını ve aldığı maaşların yanı sıra sosyal güvenlik sistemine yaptığı katkıların düzenli olarak belgelendiğini ortaya koyuyor. Yusuf Ziya Aydın’ın hikayesi, Almanya’ya göç eden işçilerin çalışma hayatında karşılaştıkları zorlukları ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiklerini gözler önüne seriyor.

Fatih Altaylı’nın Ağır İthamları ve Almanya’daki Türklere Yönelik Eleştiriler

Son dönemde Almanya’da yaşayan Türklere yönelik yapılan olumsuz açıklamaların başında, gazeteci Fatih Altaylı’nın sözleri gelmektedir. Altaylı, Youtube kanalında yaptığı açıklamada, yurt dışında yaşayan Türklerin Türkiye'de oy kullanmalarını yıllık vergi ödemelerine bağlayarak, *“Vergi vermezsin, çifte vatandaşsın, euro kazanıyorsun, senede 10 gün bir Alman kadar vakit geçiriyorsun, sonra gelip Türkiye’nin kaderiyle ilgili karar veriyorsun. Ne haddin var lan senin?”

Bu açıklama, gurbetçilerin Türkiye ile bağlarını küçümseyen ve onları Türkiye’nin kaderine müdahale etmekle suçlayan bir üslup olarak değerlendirildi. Oysa ki Almanya’daki Türk işçiler, 1960’lardan bu yana Türkiye’ye döviz getirerek ülke ekonomisine katkıda bulunmuş, aynı zamanda ailelerine destek olmuş ve Türkiye ile Almanya arasındaki sosyal ve kültürel bağları güçlendirmişlerdir. Yusuf Ziya Aydın gibi işçilerin hayatları, bu katkıların canlı örnekleridir.

Altaylı’nın bu sert ifadeleri, Almanya’da yaşayan Türk toplumunun hem Türkiye’ye olan bağlılığını hem de bu topluluğun ekonomik ve kültürel katkılarını göz ardı eden bir söylemdir. Onların Türkiye ile olan bağlarını ve Türkiye'nin kalkınmasında oynadıkları rolü küçümsemek, büyük bir haksızlık olarak değerlendirilmiştir.

Genel Yayın Yönetmeni Görüşü: Fatih Altaylı’nın Söylemlerine Kınama

Fatih Altaylı’nın Almanya’daki Türk vatandaşlarına yönelik yaptığı ağır ithamlar, nefret söylemi içeren ifadeler barındırmaktadır. Özellikle "oy kullanma hakkını yıllık vergi ödemesi şartına bağlaması" ve kullandığı kaba dil, hem yurtdışındaki Türkler hem de Türkiye'deki birçok kesim tarafından kınandı. *“Ne haddin var lan senin?”* gibi ifadeler, gurbetçilerin Türkiye’nin kaderine karar verme hakkını küçümseyen, onları ötekileştiren ve aşağılama amacı taşıyan bir söylemdir 

Almanya’da yaşayan Türkler, yalnızca ekonomik değil, kültürel anlamda da Türkiye’ye önemli katkılar sunmuşlardır. Bu insanlar, Türkiye’ye döviz getirerek ve ailelerine destek olarak ülkeye yıllarca hizmet etmişlerdir. Dolayısıyla, bu tür söylemler hem gurbetçilerin emeklerine hem de Türkiye’nin onurlu tarihine bir hakaret niteliği taşımaktadır.

1980'li yıllarda, Berlin'deki Türk Şehitlik Camii, Almanya'daki Türk toplumunun önemli bir dini ve kültürel merkezi haline gelmiştir.

Yusuf Ziya Aydın gibi işçilerin hikayesi, Almanya’ya göç eden binlerce Türk işçinin toplumsal, kültürel ve ekonomik katkılarını gözler önüne seriyor. Bu işçiler, yalnızca birer ekonomik araç değil, iki ülke arasındaki güçlü bağların mimarlarıdır. Bugün bile Almanya’daki Türk toplumunun varlığı, Türkiye ile Almanya arasındaki kültürel köprüleri sağlamlaştırmaya devam etmektedir.

Fatih Altaylı gibi figürlerin, bu topluluğa yönelik ötekileştirici ve aşağılayıcı ifadeler kullanmaları, kabul edilemez bir durumdur. Almanya'daki Türk toplumuna karşı bu tür söylemler yerine, göçmen işçilerin tarihteki önemli yerinin hatırlanması ve onurlandırılması gerekmektedir.

İlgili Haber(Arşiv)