Irkçılığın Sessiz Kurbanı – Süleyman Taşköprü Cinayeti ve NSU Gerçeği

Bu gün 27 Haziran 2025, aradan tam 24 senegeçti;
Süleyman Taşköprü, Almanya’ya gelişinin 20. yıldönümünde, 27 Haziran 2001 tarihindeHamburg-Altona’daki dükkânında vurularaköldürüldü. 31 yaşındaydı.
Taşköprü, 27 Haziran 1981’de, henüz 11 yaşındayken Almanya'ya ailesinin yanına, "ailebirleşimi" kapsamında gelmişti. Ailesi, o dönemHamburg’da, Altona tren istasyonu yakınlarındayaşıyordu. Arkadaş çevresi Yugoslavya, Yunanistan ve Almanya kökenli kişilerdenoluşuyordu.
Gençliğinde Reeperbahn-St. Pauli civarındadikkat çeken bir figür haline gelmişti. Polisleçeşitli suçlar (kavga, tehdit, gasp vb.) nedeniylezaman zaman başı derde girmişti. 1997’de, eskiborçlarını ödemediği gerekçesiyle bacaklarındanvurulmuştu.
2001 baharında ailesinin dükkânında çalışmayabaşlamıştı. Olay günü, yani 27 Haziran 2001’de babasıyla birlikte dükkândaydı. Babasını iki kezdışarı sigara ve zeytin almaya göndermişti. Saat 10:45 civarında Süleyman dükkânda yalnızkaldı. Birkaç dakika sonra iki kişi dükkâna girdi.
Bunlardan biri, Ceska 83 marka bir silahlaSüleyman’ın şakağına bir el ateş etti. Adli tıpuzmanına göre, Süleyman hemen ölmemişti vesaldırgandan uzaklaşmak için sürünmeyeçalışmış olabilirdi. Ardından aynı kişi ya da ikincisaldırgan, bu kez 6.35 mm kalibreli Sellier & Bellot marka bir silahla iki el daha ateş ederekSüleyman’ı ensesinden vurdu.
Saldırganlardan biri, yerde can çekişenSüleyman’ın fotoğrafını çekti. Bu fotoğraf dahasonra NSU tarafından hazırlanan bir "itirafvideosunda" yer aldı. Bu video, NSU’nunkurbanlarının bazılarının fotoğraflarını içeren tekkanıt niteliğindeydi. Kurşun kovanları olayyerinde bulunmadı. Diğer NSU cinayetlerinde olduğu gibi ,ya saldırganlar kovanları toplamıştıya da silahları plastik bir torbaya koyarak ateşetmişlerdi.
Saldırıdan kısa bir süre sonra baba Taşkırandükkâna döndü. İfadesine göre, dükkânınönünde iki adam gördü fakat müşteri mi yoksayoldan geçen biri mi olduklarını anlayamadı. Hamburg Emniyeti cinayet bürosu olayıaraştırmaya başladı. Ancak bir gün sonraFederal Kriminal Dairesi (BKA), Hamburg polisine kullanılan silahlardan birinin iki başkacinayette daha kullanıldığını bildirdi. Hamburg polisi bunun üzerine Nürnberg’dekimeslektaşlarıyla temasa geçti.
Fakat kısa sürede Hamburg cinayet masası içinbu dava öncelikli olmaktan çıktı. NSU’nun varlığı2011 Kasım'ında ortaya çıktıktan sonra, 2012 yılında Hamburg İçişleri Senatörü Michael Neumann, cinayetin tamamen aydınlatılmasıgerektiğini söyledi.
2013 yılında, Süleyman Taşköprü’nünöldürüldüğü sokağa paralel bir caddeye“Taşköprüstraße” (Taşköprü Caddesi) adıverildi. Bu adımı atan ilk şehir Hamburg oldu veböylece NSU kurbanlarından birinin adı ilk kezbir caddeye verildi.
2018 yılında Hamburg Eyalet Parlamentosu, cinayetin ardından yürütülen ve aileyi zanaltında bırakan yanlış soruşturmalardan dolayıTaşköprü ailesinden resmen özür diledi.
Ancak Hamburg, NSU cinayetleriyle ilgiliparlamenter bir araştırma komisyonukurmayan tek eyalet olarak kaldı. 2020’deki başarısız girişimlerin ardından, 2023 ilkbaharında Sol Parti’nin verdiği yeni bir önergede reddedildi.
Hamburg Parlamentosu bunun yerine olayınbilimsel olarak araştırılmasına karar verdi. Buamaçla, Kasım 2024’te Bochum Ruhr Üniversitesi’nden bir araştırma ekibigörevlendirildi. Araştırmacılara, yıllar boyuncaneden yanlış yönlerde soruşturma yürütüldüğüve neden Süleyman Taşköprü’nün ailesinin zanaltında bırakıldığı sorularını aydınlatmak üzere, eyalet iç istihbarat arşivleri de dâhil olmaküzere tüm belgeler açılacak.
Ancak, 2025 yılı itibarıyla Hamburg için şugerçek geçerliliğini koruyor: NSU komplosu, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın rolü, yerelNeonazi grupların iş birliği, polis ve savcılığınırkçı bir sebep ihtimalini görmezden gelmesi vebunun sonucunda yürütülen ırkçı soruşturmapratiği hâlâ karanlıkta.
Süleyman Taşköprü’nün cinayetiyle ilgili en önemli sorular ise hâlâ cevapsız:
Cevapsız Sorular ve Olası Yanıtlar:
Süleyman Taşköprü neden hedef seçildi, kimtarafından belirlendi?
Bu soruya hâlâ net bir yanıt yok. NSU’nun kurbanları genellikle küçük işletme sahipleri, göçmen kökenli, toplumla iyi bütünleşmiş kişilerdi. Bu da, NSU'nun sadece insanları değil, onların toplumsal katkılarını da hedef aldığını gösteriyor. Süleyman Taşköprü’nün daha önce vurulmuş olması, başka bir "hesaplaşma" ihtimalini gündeme getirse de, kullanılan silahın diğer NSU cinayetlerinde de kullanıldığı kesin olarak biliniyor. Bu, olayın bireysel değil örgütlü bir ırkçı saldırı olduğunu gösteriyor.
Hamburg’daki Neonazi çevrelerinin NSU ile ilişkisi neydi?
Bu da tam olarak açıklığa kavuşturulmamış bir konu. Ancak NSU’nun Almanya’nın çeşitli şehirlerinde destek ağları olduğu biliniyor. Hamburg’da da yerel Neonazilerin, örneğin Blood & Honour gibi örgütlerle bağlantılı oldukları ve NSU'ya bilgi, barınak veya lojistik destek sağlamış olabilecekleri düşünülüyor. Bu bağlantılar uzun süre derinlemesine araştırılmadı.
Polis ve savcılık neden 2011’e kadar ırkçı bir motivasyonu araştırmadı?
Bu, Almanya’daki kurumsal ırkçılığın açık bir göstergesidir. Cinayetlerin neredeyse tamamı göçmenlere yönelik olmasına rağmen, polis bu cinayetleri hep "aile içi anlaşmazlık", "mafya hesaplaşması" ya da "dükkan sahipleri arası rekabet" gibi gerekçelerle açıklamaya çalıştı. Kurbanların aileleri bile hedef alındı ve şüpheli muamelesi gördü. Bu durum, 2011’e kadarNSU’nun varlığının açığa çıkmasını engelleyenönemli nedenlerden biridir.
Özetle:
İ