Bozdoğan Su Kemeri ve Saraçhane Meydanı nasıl gündem oldu?

Romalılar’dan İstanbul’a kalan Bozdoğan Su Kemeri ve Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Saraçhane bugün eylemlerin yapıldığı ve dizilerin çekildiği alan oldu. İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve tarihçi Mahir Polat ile yazar ve akademisyen Murat Belge, tarihi bölgeyi VOA Türkçe’ye anlattı

Bozdoğan Su Kemeri ve Saraçhane Meydanı nasıl gündem oldu?
Roma döneminden kalma Bozdoğan Su Kemeri (Valens) aynı zamanda son dönemin popüler dizilerinden Kızıl Goncalar’ın da çekildiği mekanlardan biri.

İstanbul’un 1700 yıllık Bozdoğan Su Kemeri ve 549 yıllık Saraçhane Meydanı son dönemde hem eylemlerin yapıldığı hem de Türkiye’deki popüler dizilerin çekildiği tarihi mekanlar olarak sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Bir süredir sessiz olan tarihi yarımadadaki bölge, 1 Mayıs İşçi Bayramı eylemlerinde polislerin kemerin önünde oluşturduğu uzun kordonla ekranlara yansıdı. CHP lideri Özgür Özel de bu haftasonu yine aynı bölgede, Saraçhane Meydanı’nda atanamayan öğretmenlerle ilgili bir miting yapacak.

Roma döneminden kalma Bozdoğan Su Kemeri (Valens) aynı zamanda son dönemin popüler dizilerinden Kızıl Goncalar’ın da çekildiği mekanlardan biri. Dizide su kemeri dünyevi ve uhrevi arasındaki ölüm-kalım savaşının simgesi olarak kullanılıyor.

VOA Türkçe, bu bölgeyi neden daha sık duyduğumuzu ve ekranlarımızda neden daha sık gördüğümüzü tarihçi, araştırmacı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve yazar, akademisyen Murat Belge ile konuştu.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'u fethettikten sonra kendi külliyesini yaptığı Fatih Cami’nin ardından esnaf için kurulan bir alan olan Saraçhane, defalarca yangınlar atlattı ve defalarca küllerinden yeniden kuruldu.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'u fethettikten sonra kendi külliyesini yaptığı Fatih Cami’nin ardından esnaf için kurulan bir alan olan Saraçhane, defalarca yangınlar atlattı ve defalarca küllerinden yeniden kuruldu.

“İstanbul’un çok çeşitli ve zengin merkezleri var ancak kalbi Saraçhane”

İstanbul’da tarihi yarımadanın bütün yollarının kesiştiği merkezin Aksaray Meydanı olduğunu söyleyen Mahir Polat’a göre, Saraçhane’yi de kapsayan bu bölge kentin kalbi.

1950'li yıllarda önce kentin içinden geçen ilk otobanların buraya yapıldığını aktaran Polat, eş zamanlı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye binasının da burada yapılmış olmasıyla merkez olma özelliğini Cumhuriyet dönemi için de resmileştiren Saraçhane’ye kimliğini ise Osmanlı sultanlarının kazandırdığını hatırlatıyor.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'u fethettikten sonra kendi külliyesini yaptığı Fatih Cami’nin ardından esnaf için kurulan bir alan olan Saraçhane, defalarca yangınlar atlattı ve defalarca küllerinden yeniden kuruldu. Mahir Polat, şunları söylüyor:

“Saraçhane’nin bir tarafında İstanbul’u kuran Fatih’in külliyesi diğer tarafında Kanuni Sultan Süleyman’ın uzun saltanat yıllarında ilk önce kendi külliyesi olarak yaptığı ama sonra oğlunun ölümüyle beraber onun türbesi ile onun adına adanmış olan Şehzade Cami ve onun arkasında Kanuni Sultan Süleyman'ın kendi külliyesi var. O da ileride Beyazıt Meydanı ile beraber Sultan Beyazıt'a kadar giden bir alan. Aslında içinde bulunduğumuz nokta Atatürk Bulvarı, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Büyükşehir Belediyesi binasının burada olması Fatih ilçesinin doğal olarak Türkiye'nin merkezi konumunda olması bütün bunları yan yana getirdiğimiz de burası gerçekten Türkiye'nin kalbidir.”

Belge’ye göre Saraçhane, tarihten aldığı kenti yönetme misyonunu geç dönem Osmanlı’da eğlenceye bırakıyor

Akademisyen Murat Belge’ye göre ise, at, eyer takımı esnafı için kurulan Saraçhane zamanla genişliyor ve geç dönem Osmanlı’nın eğlence mekanı olan bir döneme tanıklık ediyor.

Akademisyen Murat Belge, Saraçhane'nin geç Osmanlı döneminde Beyoğlu’nun alafranga eğlencesine bir alternatif alanı olduğunu söylüyor.
Akademisyen Murat Belge, Saraçhane'nin geç Osmanlı döneminde Beyoğlu’nun alafranga eğlencesine bir alternatif alanı olduğunu söylüyor.

Belge, “Vaktiyle Bozdoğan kemeriyle bildiğimiz ya da geç Osmanlı batılılaşmasında eğlence yeri, alaturka eğlence yeri olarak nam yapan bu bölge, Şehzadebaşı ve direklerarası komşularıyla tanınan bir bölge. Bu dönem burası Beyoğlu’nun alafranga eğlencesine bir alternatif alanı oluyor” diye anlatıyor.

Direklerarası, bugün izleri kalmayan ama geç Osmanlı’da nam kazanan bir eğlence bölgesi. 19. yüzyıl başlarında edebiyat ve musiki yapılan kahvelerin olduğu gibi tarih kitaplarına “pespaye kantonlar” olarak not düşülen bölge, müzikli eğlence yerlerine de evsahipliği yapıyor. 1940’larda alaturka eğlence anlayışı yerini sinema ve tiyatrolara bırakıyor.

Polat: “Tarihe kazınacak yeni hikayeler buradan yazılacak”

Mahir Polat, Adile Naşit ve büyük tiyatrocuların da bu nedenle bugünkü İBB’nin karşısından inen sokakta yaşadıklarını söylüyor.

“Bu bölge bir arkeopark ve 1700 yapıda izleri olan bir alan” diyen Polat, 1950’lerdeki cadde açma ve genişleme çalışmalarıyla İstanbul’un çok büyük bir travma yaşadığını kaydediyor ve şunları söylüyor:

“Atatürk Bulvarı bir taraftan geliştirilirken, Haliç’e kadar bir kazımayla birçok tarihi eser birçok kent dokusu yok ediliyor. Vatan Caddesi, Millet Caddesi bu dönüşüm içinde, mesela sahil yolu ismiyle bile düşünmemiz gerekiyor.”

Bölgede bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye binasını “İstanbul’un ilk kent suçu “olarak tanımlayan Polat, önce yangınlar ardından bu “kent suçlarıyla” bölgenin yapısının keskin dönüşümler yaşadığının altını çiziyor ve “İstanbul’un zamansal olarak hangi izini aramak istiyorsanız burada var” diyor.

Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi izlerinin keskin kent politikalarına rağmen kendini her yerde gösterdiğini vurgulayan Polat, “Burası bizim kentin tarihinin röntgenini çekeceğimiz bir yer ve tarihe kazınacak yeni hikayeler de demek ki buradan yazılacak” diyerek, Saraçhane’nin yerel seçimler ardından üstlendiği misyonun tesadüf olmadığını da ortaya koyuyor.

Belge: “Daha önce olmayan bir mekânı şimdiki siyaset alanı haline getirmek sanırım hoşlarına gidiyor”

Taksim’de toplanma taleplerine karşı, iktidarın ısrarla Yenikapı ve Maltepe’yi işaret ettiği günlerde, CHP kanadının açtığı yeni alan ise Saraçhane oldu.

VOA Türkçe’nin bunun siyasetteki yeni arayışlara dair nasıl bir işaret verdiğine dönük sorusuna Murat Belge, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası 1961’de bu noktada tarihin en çoşkulu 1 Mayıs’larından birinin yaşandığını hatırlatarak, “O dönem bu çağrılarda grev hakkı vesaire konu ediliyordu. Sağcılar baya tepki gösterdi. Komünizm korkusuyla, ‘bunlara izin verilirse bunlar azar, ortalığı yakıp yıkar’ gibi yorumlar yapıldı. Orada 1 Mayıs kutlandı ve kimse azmadı da. Bugün de hala AKP’nin sokak çekingenliği var” dedi.

Protesto merkezi olarak sıklıkla Yenikapı ve Maltepe’yi işaret eden iktidar kanadına tepki gösteren Belge, “Kendi iktidarları sırasında doldukları bir yer var Maltepe’de. Denizden doldurdukları bu yere molozları döküp oradan toprak kazanmış oldular. Evet Müslüman geçmişe hayranlık duyan insanlar olarak fütuhat yapma fikrine de sevgiyle yaklaşıyorlar. Günümüzün koşullarında gidip de işte Arnavutluk’u işgal etmek falan mümkün olmadığı için denizi doldurup işgal ediyorlar. Kendi yaptıkları, daha önce olmayan bir mekanı şimdiki siyaset alanı haline getirmek bir fikir olarak da pratik olarak da sanırım hoşlarına gidiyor, onu seviyorlar” dedi.

Muhalefet kanadının daha medeni siyaset yaptığını belirten Belge, son dönem ana muhalefetin tavrını “umut verici” olarak niteledi.

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Kızıl Goncalar dizisinde su kemerinin uhrevi ve dünyevi simge olarak kullanılmasını anlamlı bulduğunu söylüyor.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Kızıl Goncalar dizisinde su kemerinin uhrevi ve dünyevi simge olarak kullanılmasını anlamlı bulduğunu söylüyor.

“Kızıl Goncalar” dizisi ve Bozdoğan Su Kemeri

Bozdoğan Su Kemeri (Valens) Fatih’ten Taksim ve Harbiye’ye geçen yolu ortadan kesiyor ve bir anlamda kültürel bir geçişin arasındaki surları da sembolize ediyor.

“Kızıl Goncalar” dizisinde ise su kemeri uhrevi ve dünyevi hayatı simgelemek için kullanılıyor. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, şunları söylüyor:

“Fatih zaten 1930'lu yıllardan itibaren kodlanmış. Fatih-Harbiye ikileminde sınırları var. Belki Unkapanı Köprüsü bunun bir sembolü belki kemer bunun bir sembolü halinde düşünülebilir ama aslında bu caddelerin de 50 yıllık 60 yıllık bir geçmiş var. Arkamda bu cadde noktasında evler yaşamlarla beraber kuşatılmış doğal bir Osmanlı dokusu vardı. Türkiye hızlı modernleşmeyle beraber hafıza ve yakın tarihini çok hızlı kaybeden çok hızlı yeni mekanlar gören bir alan. Valens kemeriyse 1700 yıla ulaşmış tarihi ve burada hala.”

Kızıl Goncalar dizisini izlediğini söyleyen tarihçi Polat, kemerin dizide simgesel kullanımını anlamlı buluyor ve şu değerlendirmede bulunuyor:

“Fatih’teki farklı yaşamları, kentlere, semtlere sirayet etmiş kültürleri göstermek için de bir metafor olarak kullanılması bence çok anlamlıydı. Hakikaten bu köprü orada bir köprü olduğu kadar bir uçurum da. Ben çok etkilenmiştim annesinin intihar sahnesini gördüğümde. Demek ki o uçurumlara varacak noktaya gelmeden geçiş yolları bulmak onları yollar olarak da kullanmak lazım. Biz Valens Kemeri’nin geçinip gidilecek bir yer olduğunu anlattık Fatih'teki seçim sürecimizde. Hala onun üzerinden yürümenin bu kentin hakkı olduğunu savunuyoruz. Bu metaforla beraber düşünürseniz bakın sol tarafımda Süleymaniye bölgesi sağ tarafımda Zeyrek, Fatih bölgesi bir yerlere yürüyerek köprülerle ulaşmak bağlantıları sağlamak yolları kapatmamak ne kadar anlamlı, ne kadar şiirsel olabilir?”

Fatma Yörür