Fahrettin Altun görevden alındı, yerine Burhanettin Duran atandı – Bu değişim ne anlama geliyor?

Türkiye-Almanya ilişkilerinin tartışıldığı Berlin panelinde Türk dış politikasını “realist bir öğrenme süreci” olarak tanımlayan Prof. Dr. Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı görevinden alındı. Altun’un yerine kamuoyunun yakından tanıdığı bir başka akademisyen olan Prof. Dr. Burhanettin Duran atandı.

Altun, 2018 yılında kapatılan Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün yerine kurulan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ilk başkanı olarak görevlendirilmişti. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş sürecinde kamuoyuna dönük iletişim stratejisinin mimarı olarak öne çıkan Altun, görev süresi boyunca birçok tartışmalı kampanyaya ve sert kamuoyu müdahalelerine imza attı. Sosyal medya düzenlemelerinden yurt dışı kamu diplomasisine, devlet medyasının yeniden yapılandırılmasından kriz dönemlerindeki algı yönetimine kadar geniş bir alanda etkili oldu.

Ancak son yıllarda İletişim Başkanlığı’nın kamuoyundaki algısının zayıfladığı ve kurumun “sadece iktidar propagandası yapan bir aygıt” olarak görülmeye başlandığı eleştirileri artmıştı. Özellikle genç seçmenle iletişim kuramama, kamuoyundaki tepkileri zamanında okuyamama ve dijital platformlarda devlet adına etkili bir varlık oluşturamama gibi zafiyetler, Altun’un pozisyonunu tartışmalı hale getirmişti.

Yerine atanan Prof. Dr. Burhanettin Duran ise hem akademik hem bürokratik çevrelerde farklı bir ağırlığa sahip bir isim. Uzun yıllar SETA Genel Koordinatörlüğü’nü yürüten ve dış politika analizleriyle tanınan Duran, Erdoğan yönetiminin entelektüel arka planını oluşturan kadroların merkezinde yer almıştı. Bu atama, yalnızca iletişim stratejilerinde değil, devletin dış politika söyleminde de yeni bir döneme girileceğinin işareti olarak okunabilir.

Değişim yalnızca bir görev değişikliği mi?

Fahrettin Altun’un görevden alınması, teknik bir rotasyonun ötesinde, Erdoğan yönetiminin iletişim stratejilerinde yaşanan tıkanmayı kabul ettiğinin dolaylı bir göstergesi olabilir. Son seçimlerde özellikle şehirli ve genç seçmenlerle kurulamayan bağ, sosyal medya tepkilerinin zamanında yönetilememesi, kamuoyundaki kutuplaşmanın derinleşmesine iletişim politikalarının katkısı gibi unsurlar, bu değişimin arka planında etkili olmuş olabilir.

Burhanettin Duran’ın atanması ise daha diplomatik, daha akademik ve daha dış politik ağırlıklı bir iletişim çizgisine geçileceğini düşündürüyor. Bu değişim, hem yurt içi kamuoyuna yönelik daha yumuşak, daha kurumsal bir dilin tercih edileceğini, hem de yurt dışı kamu diplomasisinde yeniden yapılanma sinyallerini verebilir.

Fahrettin Altun dönemi sert ve merkeziyetçi bir iletişim tarzını temsil ederken, Burhanettin Duran dönemi daha stratejik, dış politika ile iç politikayı eşgüdümleyen bir yaklaşımı beraberinde getirebilir. Ancak bu dönüşümün gerçek anlamda bir zihniyet değişikliğine mi yoksa yalnızca vitrindeki bir değişime mi işaret ettiğini zaman gösterecek.