15 Temmuz’un 9. Yılı…

15 Temmuz’un 9. Yılı…
Berlin Duvarına Yazılan Yazı...
15 Temmuz’un 9. Yılı…

15 Temmuz’un 9. Yılı…

Berlin’den baktım, Ankara görmedi

15 Temmuz gecesi televizyonu açtım, boğaz köprüsü kapatılmış.
Bir yandan “yine mi darbe?” dedim, diğer yandan içimden bir ses “bu işte bir gariplik var” diyordu.
Askerin duruöu tuhaf, emir-komuta zinciri yok, bildiri  yurta sulh konseyi! …
Ama tanklar var, helikopterler var, kurşunlar var, ölen insanlar var.
O an anladım, bu iş alıştığımız darbelere benzemiyor.
Bu başka bir şeydi.
Bu bir kalkışmaydı.
Bu bir işgal denemesiydi.
Bu, Fethullahçı Terör Örgütü’nün darbesiydi.

Kameramı aldım, Berlin Büyükelçiliği’ne koştum.
Saat 22.00’de oradaydım.
Binlerce insan, öfkeli ama vakur.
Megafonla seslenen Hasan Ürkmez’i gördüm.
“Bu halk bu darbeyi kabul etmez!” diyordu.
Haklıydı.
Kabul etmedi.

Elçilik karanlıktı, ışıklar kapalıydı, içeriden ses yoktu.
Dışarıda insanlar can havliyle ülkesine sahip çıkıyor, içeride ise suskunluk…
Alman polisi etrafımızı sarmış, bekliyor.
Kimi bekliyor belli değil.
Belki de “başarılı olsaydı kim elçiliğe el koyacak?” hesabı yapılıyordu.
Nitekim Alman basınında “büyükelçilik teslim alınacaktı” diye haber çıktı.
Yalanlandı ama…
Biz biliyoruz.

O geceyi kaydettim.
Tanıklıkları topladım.
Almanca belgesel yaptım.
15 Temmuz’u dünyaya anlatmaya çalıştım.
Bu belgesel hâlâ Almanca çekilmiş tek belgeseldir.
Çünkü o gece Berlin’de ne yaşandığını kimse kaydetmedi, biz kaydettik.
Ama ödül beklemedik.
Beklediğimiz tek şey: Samimiyet.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi FETÖ raporu hazırladı.
5 yıl çalıştılar.
2.000 sayfa.
Ben o rapora ilk ulaşan gazeteciydim.
Yayımladım.
PDF’sini siteme koydum.
Kamuoyuna duyurdum.

Sonra?
Rapora “TBMM arşivinden çıkarılmıştır” damgası vuruldu.
Hükümsüz ilan edildi.
Arşivden silindi.
Raporu ilk yayımlayan ben, TV100’de “ilk haberleştiren” diye anıldım.
Ama Berlin’de görev yapan bazı diplomatlar ne yaptı?
Akreditasyonumu iptal ettiler.
15 Temmuz programlarına alınmadım.
Neden?
Çünkü soru sordum.
Çünkü bu tiyatronun figüranı olmak istemedim.

FETÖ Almanya’da hâlâ aktif.
Okulları var.
Avukatlık büroları var.
Sosyal medya hesapları var.
Ve hepsinden önemlisi hâlâ cesareti var.
Çünkü karşısında organize bir irade yok.

Her yıl 15 Temmuz anmaları yapılıyor.
Otellerde programlar, paneller, konuşmalar…
2023’te Titanik Otel’de düzenlenen programdaydım.
Alman akademisyen Prof. Dr. Ulrich Brücke çıktı sahneye.
FETÖ’yü güzellemesi  cümleler kurdu mikrofonumuza.
Biz kaydettik.
Basın müşaviri ne yaptı?
Bizi akreditasyondan çıkardı.
Eleştirdiğimiz için.
Kameramızla gerçeği gösterdiğimiz için.

20 yıl boyunca bu yapıyla mücadele ettik.
2003’ten beri uyardık.
Belgelerle, yayınlarla, haberlerle.
Tehdit edildik.
Dışlandık.
Ama yılmadık.

Çünkü devlet zırhını sırtına geçirmiş sahtekârlardan değiliz.
Kendi ikbali için devletmiş gibi davrananlardan hiç olmadık.
FETÖ’yü kimin büyüttüğünü biliyoruz.
Kimin yol verdiğini, önünü açtığını, kulağının üstüne yattığını biliyoruz.
Ama mesele şahıslar değil, devletin bekasıysa…
Biz o günkü gibi yine kameramızı alır, yine meydanlara çıkarız.

Bugün geldiğimiz noktada Almanya’daki Türk vatandaşları bu konuda yalnız.
Korkuyorlar.
Yazamıyorlar.
Konuşamıyorlar.
Çünkü cesaret yalnızlaştırılıyor.

15 Temmuz şehitleri bu milletin onurudur.
O gece tankların önünde duranlar bizim insanımızdır.
Ama 9 yıl sonra hâlâ FETÖ’nün Alman devletinde “sivil toplum örgütü” statüsünde faaliyet göstermesi…
Hâlâ gazetecilerin susturulması…
Hâlâ raporların arşivden çıkarılması…
Hâlâ “mış gibi” yapılan programlar…

Bunlar da bu milletin utancıdır.

Ve biz hâlâ buradayız.
Kameramız elimizde.
Ama ne yazık ki Ankara hâlâ çok uzak.

İlgili Arşiv Video
15 Temmuz Gecesi Berlin'de Neler Yaşandı ?