Çuvala Giydirilen Emperyalizm
Çuvaldan Emperyalizme: ABD-Türkiye Gerilimi

ABD'nin tarih boyunca Türkiye'ye karşı aldığı kararlar ve gerçekleştirdiği eylemler, iki ülke ilişkilerinin karmaşıklığını ve zaman zaman dalgalı seyrini gözler önüne sermektedir. Ancak bu eylemler, yalnızca müttefiklik ilişkilerinin ötesinde, ABD'nin emperyalist yaklaşımını da ortaya koymaktadır. Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ve egemenliğini koruma çabaları, bu emperyalist politikalar karşısında sık sık sınanmış ve Türkiye, bağımsızlık mücadelesini her seferinde güçlendirmek zorunda kalmıştır.
Truman Doktrini (1947)
II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyet yayılmacılığına karşı ABD, Türkiye'yi desteklemeye karar vermiş ve Truman Doktrini'ni ilan etmiştir. Bu doktrin, ABD'nin kendi stratejik çıkarlarını koruma amacıyla Türkiye'yi bir "cephe ülkesi" haline getirmiştir. Türkiye'ye yapılan ekonomik ve askeri yardımlar, Soğuk Savaş boyunca ABD'nin Sovyetler Birliği'ne karşı bir tampon bölge oluşturma hedefinin bir parçasıydı. Bu politika, Türkiye'nin egemenlik haklarının gölgede bırakıldığı bir dönem olarak değerlendirilmelidir.
Johnson Mektubu (1964)
1964 yılında Kıbrıs krizi sırasında Türkiye'nin adaya müdahale planları, ABD'nin baskıcı ve müdahaleci tutumuyla karşılaşmıştır. Dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'ye yazdığı mektupta, Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunması halinde NATO'nun Türkiye'yi desteklemeyebileceğini belirtmiştir. Bu mektup, ABD'nin Türkiye üzerindeki emperyalist baskısını açıkça ortaya koymuş ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ne derece göz ardı ettiğini göstermiştir. Bu olay, Türkiye’nin bağımsız hareket etme iradesine karşı ABD’nin tehditkâr yaklaşımını gözler önüne sermiştir.
Silah Ambargosu (1975-1978)
1974 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesinin ardından ABD, Türkiye'ye silah ambargosu uygulamıştır. Bu ambargo, ABD'nin Türkiye'yi kendi çıkarları doğrultusunda hizaya getirme çabasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Türkiye'nin savunma sanayisine büyük bir darbe vuran bu ambargo, ABD'nin emperyalist politikalarının bir uzantısı olarak görülebilir. Ancak bu durum, Türkiye'nin savunma sanayisini geliştirme ve dışa bağımlılığı azaltma sürecini hızlandırmıştır. Türkiye, bu dönemde kendi savunma kapasitesini artırarak ABD'nin baskılarına boyun eğmeyeceğini göstermiştir.
Çuval Olayı (2003)
2003 yılında Irak'ın Süleymaniye kentinde ABD askerlerinin, Türk Özel Kuvvetler mensuplarını tutuklayıp başlarına çuval geçirmesi, Türk kamuoyunda büyük bir tepki yaratmış ve Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi bir gerilime neden olmuştur. Bu olay, ABD'nin Türkiye'ye yönelik emperyalist tavrının bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Türkiye'nin bölgedeki etkisini kırmayı amaçlayan bu tür eylemler, ABD'nin müttefiklik söylemi ile çelişen bir yaklaşım sergilediğini açıkça ortaya koymaktadır.
2003 Irak Savaşı ve 1 Mart Tezkeresi
ABD, 2003 yılında Irak'ı işgal etmeye karar verdiğinde Türkiye'den askeri üs ve topraklarını kullanma izni talep etmiştir. Ancak, Türk parlamentosu 1 Mart 2003'te bu tezkereyi reddetmiş, bu da iki ülke arasında önemli bir diplomatik gerilim yaratmıştır. ABD'nin Türkiye'ye dayatmaya çalıştığı bu karar, emperyalist bir tutumun sonucudur ve Türkiye’nin bağımsız karar alma sürecine saygı gösterilmediğini ortaya koymaktadır. Türkiye, bu süreçte kendi ulusal çıkarlarını koruma kararlılığını net bir şekilde sergilemiştir.
2016 Darbe Girişimi ve FETÖ Meselesi
15 Temmuz 2016'da gerçekleşen başarısız darbe girişiminin ardından Türkiye, darbenin arkasında olduğunu iddia ettiği Terör Örgütü Lideri Fethullah Gülen'in iadesini ABD'den talep etmiştir. Ancak ABD'nin bu talebi reddetmesi, iki ülke arasındaki güven krizini derinleştirmiştir. ABD’nin bu tutumu, Türkiye'nin egemenlik haklarını ciddiye almayan, emperyalist bir yaklaşımla hareket ettiğini göstermektedir. Bu olay, Türkiye’nin güvenlik endişelerinin ve egemenlik haklarının ABD tarafından yeterince ciddiye alınmadığını ortaya koymuştur.
S-400 Krizi ve CAATSA Yaptırımları (2020)
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması, ABD ile ciddi bir krize neden olmuş ve ABD, bu satın alımı gerekçe göstererek Türkiye'yi CAATSA kapsamında yaptırımlarla cezalandırmıştır. Bu yaptırımlar, ABD'nin Türkiye'yi kendi çizdiği sınırlar içinde tutma çabasının bir yansımasıdır. Türkiye'nin kendi savunma ihtiyaçlarını karşılama konusunda bağımsız hareket etme iradesi, ABD'nin emperyalist politikalarına meydan okuma olarak görülmüştür. Ancak Türkiye, bu süreçte egemenlik haklarını savunma kararlılığını pekiştirmiştir.
Kongre Kararları ve Ermeni Soykırımı İddiaları
ABD Kongresi, 2021 yılında Ermeni Soykırımı iddialarını resmen tanıyan bir karar almıştır. Bu karar, Türkiye tarafından sert bir şekilde kınanmış ve iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir gerilim yaratmıştır. ABD'nin tarihi olaylar üzerinden Türkiye'yi baskı altına alma çabası olarak değerlendirilen bu karar, Türkiye'nin egemenlik haklarına yönelik bir tehdit olarak algılanmıştır. Bu tür kararlar, ABD’nin emperyalist politikasının bir parçası olarak, Türkiye üzerinde tarihsel bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır.
Türkiye'nin Menfaatlerini Korumak ve Emperyalizme Karşı Durmak
ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan bu olaylar, ABD'nin Türkiye'ye yönelik emperyalist politikalarının açık bir göstergesidir. Türkiye, kendi ulusal çıkarlarını koruma ve bağımsız politika izleme konusunda kararlıdır. ABD'nin müttefiklik söylemi ile çelişen bu tür eylemlerine karşı Türkiye, her zaman kendi menfaatlerini gözetmeye ve bağımsızlığını savunmaya devam edecektir.
ABD'nin, Türkiye'de gerçekleşen sivil toplum örgütlerinin eylemlerine tepki göstermesi de bu emperyalist yaklaşımın bir uzantısı olarak değerlendirilmelidir. Türkiye'de demokratik hakların kullanılması çerçevesinde gerçekleşen bir sivil toplum eyleminin ABD tarafından rahatsızlıkla karşılanması, iki ülke ilişkilerinin karmaşıklığını ve ABD'nin müdahaleci tavrını bir kez daha ortaya koymaktadır. Türkiye, ulusal çıkarları doğrultusunda bağımsız bir politika izlerken, iç dinamiklerinden kaynaklanan sivil eylemler bile dış müdahalelere neden olabiliyor. Bu durum, Türkiye'nin müttefik olarak gördüğü ülkelerle olan ilişkilerinde dikkatli ve temkinli olmasını gerektiren bir gerçekliktir.
Türkiye, kendi ulusal çıkarlarını koruma ve bağımsız politika izleme konusunda kararlıdır. ABD'nin emperyalist politikalarına karşı Türkiye, her zaman kendi menfaatlerini gözetmeye ve bağımsızlığını savunmaya devam edecektir. ABD'nin Türkiye'ye yönelik bu eleştirel ve müdahaleci tutumu, Türkiye'nin artan bağımsızlık arayışının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Türkiye, uluslararası arenada kendi çıkarlarını savunma konusundaki kararlılığını sürdürmek zorundadır ve bu süreçte ABD gibi müttefiklerin emperyalist bakışlarını da dikkatle değerlendirmelidir. Türkiye, emperyalizme karşı durarak, kendi egemenlik haklarını ve ulusal çıkarlarını her zaman koruma yolunda adımlar atmaya devam edecektir.
İlgili Haber
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, İzmir Limanı’na demirleyen “USS Wasp” adlı Amerikan savaş gemisindeki bir askeri personelin başına çuval geçirdi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, “hızlı müdahale edildiği ve soruşturma başlatıldığı” için Türk makamlarına teşekkür etti