Kobani davasında 83. celsede karar çıktı: Demirtaş’a 42 yıl, Yüksekdağ’a 30 yıl hapis cezası
HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu, 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı Kobani davasına mahkeme kararını verdi. Demirtaş değişik suçlardan 42 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi
DİYARBAKIR —
26 Nisan 2021’de ilk celsesi görülen 108 sanıklı Kobani davası 83’üncü celsede karara bağlandı. Davaya bakan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi daha önce iki kez ertelediği kararını bugün açıkladı.
HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında yer aldığı 18’i tutuklu, 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı davada Demirtaş, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçu başta olmak üzere değişik suçlardan 42 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yüksekdağ’a da 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Saat 10’da başlaması beklenen duruşma yaklaşık bir saat geç başladı. Duruşmaya Alp Altınörs ve İsmail Şengül dışında katılan sanık olmadı.
Davanın kadın sanıkları mahkemeye gönderdikleri mesajda, Abdullah Öcalan'ın avukatları ve yakınlarıyla görüştürülmemesine tepki amacıyla duruşmaya katılmadıklarını bildirdi.
Altınörs ve Şengül’ün son sözlerinin ardından ara veren mahkeme öğleden sonraki celsede kararını açıkladı. Dava avukatları alkış ve sloganlarla kararı protesto ederek salonu terk etti. Mahkeme heyeti alfabetik sırayla açıkladığı 130 sayfalık kararı, avukat ve sanıkların yokluğunda okudu.
Sanıklara ceza yağdı
Mahkeme heyeti ilk olarak, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk’e verilen cezayı açıkladı. Mahkeme Türk’ü, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Eski HDP eş genel başkanlarından Figen Yüksekdağ’a, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma eylemine yardım” suçundan 19 yıl, “suç işlemeye tahrik” suçundan 4 yıl 6 ay, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet” suçundan 2 yıl, iki ayrı terör örgütü propagandası suçundan 3 yıl, “seçim yasaklarına aykırı hareket etmekten” de 3 ay hapis olmak üzere toplam, 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Mahkeme Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Eski HDP eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş da “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yardım” suçundan 20 yıl, “suç işlemeye tahrik etme” suçundan 4 yıl 6 ay, Diyarbakır’da yaptığı Nevruz konuşması nedeniyle “terör örgütü propagandası” suçundan 2 yıl 6 ay, Diyarbakır’da “halkı kanunlara uymamaya tahrik” suçundan 1 yıl 6 ay başta olmak üzere değişik suçlardan toplam 42 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Demirtaş’ın da tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanıklar arasında bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gülten Kışanak ise "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak" suçundan beraat ettirildi.
"Terör örgütü üyeliği" suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırılan Kışanak hakkında tahliye kararı verildi.
Dava sanıklarında TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, eski HDP milletvekili Altan ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen tüm suçlamalardan beraat etti.
Mahkeme Kışanak’la birlikte Ayla Akat, Sabahat Tuncel, Ayşe Yağcı ve Meryem Adıbelli’nin de tahliyelerine karar verdi.
Hastalığı nedeniyle tahliye edilen Aysel Tuğluk hakkında ise "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan beraat kararı verildi.
Mahkeme, tüm sanıklar hakkında Kobani olayları sırasında öldürülen ve olayların sembol ismi olan Yasin Börü ve 6 kişinin ölümü ile yaralanmalara ilişkin, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verdi.
Karara ilk tepkiler
Karara ilk tepki DEM Parti’den geldi. Partinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Kobanî Kumpas Davasında rehin tutulan arkadaşlarımıza verilen cezalar bizleri yıldıramaz. Demokratik siyasete darbe vuranlar şunu bilsin ki kumpaslarınızı çökerteceğiz, bizler kazanacağız, halklar kazanacak” denildi.
Kararı meclis oturumunu yönetirken öğrenen Önder ise sanıkların bu cezaları hak etmediğini söyledi.
Çözüm sürecinin kriminalize edildiğini savunan Öner, “Olanlar memleketin barış umuduna ve birlikte yaşam umuduna yöneliktir. Maalesef bütün uyarılarımıza rağmen AK Parti cenahı bunun farkına varmadı ama gün be gün ortaya çıkan şeylerle görüyoruz, bu da AK Parti'nin ilerideki yargılanmasının ön iddianamesidir. Çünkü çözüm sürecine ait tüm şeyler kriminalize edilmiştir, cezanın konusu yapılmıştır” dedi.
Bu sırada TBMM Genel Kurulu’nda bulunan DEM Partili milletvekilleri kararı protesto etti.
Karar açıklandıktan sonra Sincan Cezaevi önünde açıklama yapan DEM Parti eş genel başkanları karar tepki gösterdi. Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, Türkiye hukuk tarihine kara bir leke sürüldüğünü savundu.
Normalleşme mesajlarının verildiği bu süreçte, Kürt siyaseti, devrimciler ve demokratların siyaset sahnesinden silinmeye çalışıldığını dile getiren Bakırhan, “31 Mart’ta Kürtler, emekçiler, aslında bu adaletsiz düzene, iktidarın etkisi altındaki bu yargı kararlarına büyük bir cevap verdi. Bu cevabı anlamayanlar bugün Türkiye demokrasisine, Türkiye’nin geleceğine büyük bir kötülük yapmışlardır. Ama çok iyi bilsinler biz Kürtler, emekçiler, yoksullar yine her zaman olduğu gibi sahada omuz omuza dayanışarak bu kirli kararları boşa çıkaracağız. Arkadaşlarımızı bir gün mutlaka özgürleştireceğiz” dedi.
Daha sonra söz alan Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları da kararı tanımadıklarını belirtti.
Hatimoğulları, kararı askeri mahkeme kararlarına benzeterek, “Şu an bir hukuki darbe daha, bir siyasi darbe daha gerçekleşmiştir. Haksız ve hukuksuz yere cezaya çarptırılan arkadaşlarımız bütün dünya kamuoyunun vicdanında beraat etmiştir. Denizlerin kalemini kıranlar nasıl lanetlendiyse, burada bu kalemi arkadaşlarımız için kıranlar da aynı şekilde lanetlenecek ve tarihin çöp sepetine hatırlanmamak üzere gömülecektir” diye konuştu.
Davayı izleyen CHP heyetinde bulunan Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, duruşma sonrası yaptığı açıklamada davanın hukuki kaygılarla, hukukun ihtiyaçlarına uygun açılan bir dava olmadığını söyledi.
Davanın siyasi intikam davası olduğunu savunan Tanrıkulu, “Bugün yine siyasetin gereklerine, siyasetin ihtiyaçlarına göre sonuçlandırıldı. Davayı hukukla açıklamak mümkün değil. Yargılama boyunca hukuka uygun hiçbir delil ikame edilmedi. Tamamen hukuka aykırı sahte delillerle, sahte belgelerle, gizli tanıklarla bir mahkumiyet kararını oluşturmak istendi” şeklinde konuştu.
Karara bir tepki de Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan (TİHV) geldi. TİHV’den yapılan açıklamada, “Kobanê davasında bugün verilen, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkesini lime lime eden, adeta siyasal cezalandırma niteliğindeki ağır cezalar kabul edilemez” denildi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yargılama başlamadan önce, davanın görüldüğü Sincan Cezaevi Kampüsü önünde bir açıklama yapmış; davanın normalleşmeden bahsedenler için milat olacağını söylemişti.
Davada verilecek kararın, Türkiye’nin geleceğini ilgilendireceğini ifade eden Bakırhan, “Bu siyasi kumpas davasında verilecek kararın aslında önümüzdeki dönem Türkiye’nin hangi hatta hangi yolda gideceğinin göstergesi olacağına hep birlikte şahitlik edeceğiz. Umarım ve diliyorum ki mahkeme heyeti siyasi erkten etkilenmez. Dosyanın içeriğine dosyadaki boş delillerle yıllardır tutuklu olan arkadaşlarımızı bugün serbest bırakırlar, tahliye ederler. Aynı zamanda boş olan bu davada yargılanan bütün arkadaşlarımız beraat ederler" ifadelerini kullanmıştı.
Avukatlar karara itiraz edecek
Sanıklara toplamda 373 yıla yakın hapis cezası verildi. VOA Türkçe’nin görüştüğü dava avukatları yasal süre içinde karara itiraz edeceklerini söyledi.
Öte yandan Diyarbakır Valiliği, karar sonrası kentte yapılması muhtemel protesto eylemlerine engel olmak amacıyla 4 gün eylem ve etkinlik yasağı kararı aldı.
Mahmut Bozarslan