Berlin’de Kültürel Temsiliyet ve Sanatçılarımızla İlişkiler Üzerine Bir Değerlendirme

Berlin’de Kültürel Temsiliyet ve Sanatçılarımızla İlişkiler Üzerine Bir Değerlendirme
Talip Gözdereliler -Eskimeyenler Retro Pop Müziği Topluluğu Kurucu Üyesi

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’den Berlin’e gelen ve sanatıyla ön planda olan bir kardeşimle gerçekleştirdiğimiz sohbetin ardından, Berlin’deki kültürel temsiliyet ve sanatçılarımızla ilişkiler üzerine bazı değerlendirmelerde bulunmak istedim.

Almanya’nın başkenti Berlin’de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dış temsilcilikleri kapsamında faaliyet gösteren bir Büyükelçilik ve bir Başkonsolosluk bulunmaktadır. Bu diplomatik misyonlara bağlı olarak eğitim, kültür, din, ticaret gibi çeşitli alanlarda görev yapan ataşelik birimleri mevcuttur. Bu birimlerden biri olan Kültür ve Tanıtma Müşavirliği — kamuoyunda yaygın şekilde “kültür ataşeliği” olarak bilinmektedir — Türkiye’nin kültürel değerlerini tanıtmak, kültürel diplomasiyi geliştirmek ve ev sahibi ülkede düzenlenen kültürel faaliyetlere katkı sağlamakla yükümlüdür.

Ancak Berlin özelinde, son yıllarda dikkat çeken bazı hususlar mevcut. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları Berlin’e çeşitli etkinlikler kapsamında davet edilmekte; konserler, paneller, sergiler ve seminerler düzenlenmektedir. Buna rağmen, bu etkinliklerin organizasyon süreçlerinde kültür müşavirliğimizin görünürlüğünün oldukça sınırlı kaldığı ve sanatçılarla yapıcı, sürdürülebilir bir temas kurulmadığı yönünde bir izlenim edinmekteyim.

Berlin’de ikamet eden ve burada sanat üretimlerini sürdüren çok sayıda kıymetli sanatçımız bulunmaktadır. Bu sanatçılar yalnızca bireysel üretimleriyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel temsiline dolaylı katkılarıyla da stratejik bir konumdadır. Kültür müşavirliklerimizin bu sanatçılarla proaktif bir iletişim kurmaları, onları düzenli olarak bilgilendirmeleri, etkinliklerine destek sunmaları ve gerektiğinde iş birliği modelleri geliştirmeleri gerekmektedir. Zira kültürel diplomasi yalnızca resmi organizasyonlarla değil, diaspora içerisindeki bireylerin ve kurumların aktif katılımıyla anlam kazanır.

Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözünü hatırlamak yerinde olacaktır:

“Efendiler! Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz; fakat sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.”

Bu söz yalnızca sanatın ve sanatçının toplum içindeki özgün yerini ve değerini ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda kamu görevlilerine düşen sorumluluğu da açıkça ifade eder. Temennim, yurt dışı temsilciliklerimizde görev yapan tüm kamu personelinin — özellikle kültürel alanlarda görevli yetkililerin — bu perspektifi içselleştirmesi ve uygulamaya geçirmesidir.

Türkiye’nin kültürel değerlerinin tanıtımı ve sanatçılarımızın etkin biçimde desteklenmesi; hem ülkemizin yurt dışındaki itibarı açısından hem de kamu diplomasisinin güçlendirilmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.

Umuyorum ki bu süreçte Berlin’de görevini başarıyla sürdüren Sayın Başkonsolosumuz İlker Okan Şanlı da bu hususu gündemine alır ve gerekli adımların atılmasını sağlar.

Yazan: Talip Gözdereliler

İlgili Haber
Kahvaltıda Buluşma: Eskimeyenler Retro Pop Müziği Topluluğu Berlin’de Bir Aradaydı