Erdoğan’dan Suriye çıkışı: “Esed normalleşme adımlarını maalesef tribünden seyrediyor”

Rusya’nın Soçi kentine dün bir günlük çalışma ziyareti gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan dönüş uçağında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan normalleşme adımlarının içinde yer almadığını belirterek, Suriye tarafında olumlu bir tavır olmadığını söyledi

Erdoğan’dan Suriye çıkışı: “Esed normalleşme adımlarını maalesef tribünden seyrediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gazetecinin sorusu üzerine Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri normalleştirmek istediğini ancak Türkiye’yi tehdit ettiğini söylediği YPG/PYD’ye karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de kalmayı sürdüreceğini de ifade etti.

Rusya’nın Soçi kentine dün bir günlük çalışma ziyareti gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasındaki görüşmenin en temel gündemi olan Tahıl Koridoru konusunda somut bir ilerleme olmadı.

Rusya lideri 17 Temmuz’da askıya aldığı Tahıl Koridoru Anlaşması’na geri dönmek için Ukrayna Savaşı nedeniyle sigorta kapsamından çıkarılan Rus gemilerinin yeniden sigortalanması ve Rusya’nın sattığı tahıl gelirlerinin Moskova yönetiminin hesaplarına geçirilmesi talebini yineledi.

“Yaptırımlardan dolayı İngiliz merkezli sigorta şirketi, (Rus) gemilerin sigortasını yapmıyor”

Soçi’den dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, 17-21 Eylül’de New York’ta yapılacak 78. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le yapacağı görüşmede bu konuyu ele alacaklarını söyledikten sonra Rus tarafının şartlarını da ortaya koydu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Cumhurbaşkanı Putin dün Rusya'nın Soçi kentinde biraraya geldi.
İLGİLİ HABERLER

Erdoğan ve Putin'in Soçi görüşmesi nasıl sonuçlandı?

Cumhurbaşkanı, “Rusya’nın iki tane özel isteği var. Birisi Ruslar’ın tarım bankasının, SWIFT sistemine bağlanması. Şu anda yaptırımlardan dolayı Rus bankaları SWIFT sisteminden çıkmış durumda. Biliyorsunuz bu ülke, senede 120-130 milyon ton tahıl ihracatı yapıyor. Sayın Putin de basın toplantısında söyledi, 62 yıldır satıyorlar. Satışın devamı için iki şeyin hayata geçmesi lazım. Birincisi satış sonucu parayı alması gerekiyor, ikincisi de taşımada kullanılan gemilerin sigortalanması gerekiyor. Yaptırımlardan dolayı İngiliz merkezli sigorta şirketi, gemilerin sigortasını yapmıyor. Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkartılması nedeniyle de para transferi olmuyor, bunun ikisinin mümkün olmasını Ruslar şart koşuyorlar” dedi.

“Batı, Rusya’ya çok değişik bir bakış sergiliyor”

Erdoğan BM Genel Sekreteri’nin 28 Ağustos’ta Rusya’ya gönderdiği mektupta ortaya koyduğu SWIFT sisteminden kaynaklanacak aracılık mekanizmasının Moskova’nın talebiyle örtüşmediğinin de altını çizdi.

“Gerek SWIFT olayı gerekse sigorta konusunda, Batı, Rusya’ya çok değişik bir bakış sergiliyor. Değişik bakış sergileyişi sebebiyle de şu anda Sayın Putin ‘Bana karşı bunlar edimlerini yerine getirmiyor, getirmediği için de ben bu konuda bunlarla müşterek bir çalışmanın içine girmem’ diyor. Bir de tahılın yüzde 44’ü Avrupa’ya gidiyor. Afrika’ya ise yüzde 14’ü gidiyor. Sayın Putin, ‘Avrupa zaten bana düşman. Avrupa verdiği sözleri yerine getirmeden ben de bu konu da adım atmayacağım’ diyor. Ama şimdilik 1 milyon ton tahılı 6 ülkeye göndermeyi düşündüğünü söyledi. ‘Katar ile beraber bunu bir görüşelim’ dedi.”

“Hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok”

Erdoğan bir gazetecinin sorusu üzerine Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri normalleştirmek istediğini ancak Türkiye’yi tehdit ettiğini söylediği YPG/PYD’ye karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de kalmayı sürdüreceğini de ifade etti.

Cumhurbaşkanı, “Esed (Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat) bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye’nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, ‘Biz buna varız’ dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır.

Terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri kapsamlı şekilde dörtlü dışişleri bakanları toplantısında ele alınıyor. Bu başlıklarda ilerleme kaydedilirse Suriye rejimiyle de ilişkilerin normalleşmesi mümkündür. Suriye rejimi ile yürütülen Dörtlü Süreç’in başından itibaren önkoşulsuz olması gerektiğini söyledik. Ülkemizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemiz de son terörist etkisiz hale gelinceye kadar sürecektir. Suriye’nin kuzeyini, Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinden temizlemek için o bölgedeyiz” diye konuştu.

Türkiye ile Suriye arasındaki sürecin önkoşulsuz ileriye taşınmasını isteyen Erdoğan, “gönüllü ve güvenli geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması ve BM himayesindeki siyasi sürecin” canlandırılması gerektiğini vurguladı.

“ABD’nin bu terör örgütüne (YPG) yaptığı mühimmat ve silah yardımının bölgenin huzuruna hizmet etmediği görüldü”

Erdoğan’a ‘Suriye’nin Deyrizor şehrinde Arap aşiretleri ile YPG’nin ana nüvesini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri arasında 27 Ağustos’tan beri devam eden çatışmaların gündeme gelip gelmediği’ de soruldu.

Cumhurbaşkanı bu soruya, “Doğrusu konuyu Sayın Putin açmadı. Ben şöyle kısa bir özet açtım ve Suriye’deki bu gelişmelerde PKK'ya, YPG'ye karşı artık Arap aşiretlerin bir bütün haline geldiğini, hatta şu anda katılımın artmasıyla Arap aşiretlerin güçlendiğini görüyoruz. Sayın Putin de bölgenin sahipleri olarak Arap aşiretlerinin bir araya gelerek, terör örgütüne karşı mücadele vermesinin önemli olduğunu söyledi. Şu anda yaşanan, Arap aşiretlerinin birlik, beraberlik içerisinde kendi topraklarına sahip çıkma hamlesidir, adımıdır. Oraların gerçek sahipleri bu terör örgütleri değildir. Ne PKK ne YPG buraların sahibi değil, bunlar sadece terörist. ABD’nin bu terör örgütüne yaptığı mühimmat ve silah yardımının bölgenin huzuruna hizmet etmediği görüldü. Terör örgütüne verilen her silah, bölgede akan kanın sürmesine, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasına hizmet etmektedir” yanıtını verdi.

“Kerkük’ün yapısını bozacak her eylem, Irak’ın bütünlüğünün bozulması demektir”

Irak’ın Kerkük kentinde hafta sonu daha önce Haşdi Şabi güçlerinin kullandığı karargahın KDP’ye teslime edilmesi sırasında çıkan olayları da değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve istihbarat birimlerinin süreci yakından takip etiğini söyledi.

Erdoğan, “Barzani ailesiyle görüşmeler yapıldı, (Başbakan) Sudani ile görüşmeler yapıldı. Dün de Dışişleri Bakanım Hakan Fidan’ın İran’da yaptığı açıklamalar neticesinde bugün itibariyle hava sakin gözüküyor. Konuyu takip ediyoruz. Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük’ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı. Kerkük’ün yapısını bozacak her eylem, Irak’ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin birarada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

“(İngilizler) Kıbrıs’ta bize de çelme takmaya çalışıyorlar”

Erdoğan, bir gazetecinin “Afrika'daki darbeler konusundaki değerlendirmenizi merak ediyorum. Zira sömürgeciliğe karşı bir uyanış olarak mı algılamak lazım yoksa demokrasinin sekteye uğratılması mı?” sorusuna verdiği yanıtta İngiltere’yi eleştirdi.

Cumhurbaşkanı, “Afrika ülkelerinin takındığı bir tavır var. Diğer taraftan diriliş halinde olan ülkeleri, direnen ülkeleri susturmak, durdurmak için adım atan ülkeler var. Mesela İngilizler’in tavrı. İngilizler’in Rusya ile münasebetlerinin nasıl olduğunu biliyoruz, tamamen ters. Bir taraftan da Kıbrıs’ta bize de çelme takmaya çalışıyorlar. Bu konuyu da Sayın Putin ile ele aldık. Rusya’nın Kıbrıs’a ofis açma olayındaki duruşu, Kıbrıs ile ilgili gelişmeler ve şu anda tahıl koridoruyla ilgili gelişmeler Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını her şekilde hissettirmekte” dedi.

“Bu merkezi sadece doğalgaza hitap eden değil, enerjiye, madenciliğe hitap eden bir merkez olarak planlıyoruz”

Türkiye’yi bir doğalgaz merkezi değil bir enerji merkezi haline getirmek için Rusya ve Putin ile farklı projeler üzerinde çalıştıklarını belirten Erdoğan, Ataşehir’deki Finans Merkezi’nde ‘bir merkez’ kurma fikrini ortaya attı.

“Sayın Putin ile görüşmemizde enerji sektörünü ayrı başlıklarla ele alıyoruz. Kazan-kazan esasına dayalı olarak yürüttüğümüz Türkiye-Rusya enerji ilişkisini ülkelerimiz menfaatlerine sürdürmekte kararlıyız. Bu konuyla ilgili Türkiye olarak değişik bir plan sunuyoruz. İstanbul’daki Finans Merkezi’miz gibi, Londra’da, Hamburg’da belli işler için kurulmuş merkezler örneğinde olduğu gibi doğalgazla ilgili de bir merkez kurma planımız var. Rusya ile bu planımızı görüşeceğiz. Trakya’daki hatların ötesinde ülkemizi böyle bir merkez haline getirelim istiyoruz. Bu merkezi de sadece doğalgaza hitap eden değil, enerjiye, madenciliğe hitap eden bir merkez olarak planlıyoruz. Geniş çaplı hedefleri olan bir merkez oluşturalım istiyoruz. Enerji, doğalgaz, madencilik gibi konularda kim ne yapmak istiyorsa bu merkeze gelsin istiyoruz. Ataşehir’de Finans Merkezi’mizin bir bloğunda bu merkezi kurabiliriz. Bu işi finansın, paranın merkezinde örgütleyebiliriz.”

Cumhurbaşkanı, “Esed (Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat) bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye’nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, ‘Biz buna varız’ dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini al