Hasan Tabakoğlu: Bir Zanaatkârın İsyanı

El sanatçısı Hasan Tabakoğlu, Gazeteci Mustafa Ekşi ile sohbet etti

Hasan Tabakoğlu: Bir Zanaatkârın İsyanı
Berlin’deki fuar alanında bir araya gelen el sanatçısı Hasan Tabakoğlu, Gazeteci Mustafa Ekşi ile geleneksel el sanatları üzerine sohbet etti. Görüşmenin ardından ikili, hatıra fotoğrafı çektirdi.

Hasan Tabakoğlu: Bir Zanaatkârın İsyanı

20 yıl önce, Türkiye’yi gururla temsil etmek için bu fuara geldi. En ön saflarda yerini aldı. Sanatını, zanaatını, emeğini gösterdi. Gelenler hayran kaldı.

Ama bu yıl…

Bir kutunun içine koydular onu. Öyle diyor. “Bir kutunun içine konulup da Türkiye’yi burada temsil etmesini hazmedemedim,” diyor. Öfkeli. Kırgın.

Dünyada eşi benzeri olmayan bir sanatın ustası. Kazaziye… El emeği, göz nuru. 74 yaşında hâlâ işinin başında. Hâlâ ülkesine hizmet etme derdinde. “Bu vatan için ölmeye hazırım,” diyor.

Ama Türkiye… Türkiye ona ne yapıyor?

“Sanatımı göstermem için bana bir tünel verdiler”

Eskiden fuarın en iyi yerindeydi. Şimdi? Bir tünelin içinde. Gelen geçen fark etmiyor bile. Kendi de söylüyor: “Biz hep fuarın en güzel yerine kurulardık. Sanatımızı göstermek için. Ama şimdi? Karadeniz’deki Ovit tüneli gibi. Bir girdin mi, arkayı göremezsin.”

Gören yok. Duvarların ardında kalmış bir sanat. Bir kültür. Bir tarih.

Ve o, durumu açıklıyor: “Özelleştirmişler”

Evet, fuar artık özelleştirilmiş. Bir şirket devralmış. O şirket de zanaatkârları nereye koymuş? Tünelin içine.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültür Bakanlığı’na bağlı. Kartı var. Belgesi var. Ama Kültür Bakanlığı ilgilenmemiş. “İlgilenseydiler, bu duruma düşmezdik,” diyor.

Kırgın ama pes etmiş değil. “Bana devletim görev versin, ahırda yat desin, yine giderim,” diyor.

Devletine, bayrağına, milletine bağlı. Ama…

Devleti ona bağlı mı?

Fuardaki tünelin içinde, duvarların ardında, bir zanaatkârın sesi yankılanıyor.

Duyan var mı?



Kazaziye Sanatı: Tel Tel İşlenen Geleneksel Sanat

Kazaziye, tamamen el işçiliğiyle yapılan, 0.08 ile 0.5 mm arasında değişen ince gümüş veya altın tellerin örülmesiyle oluşturulan geleneksel bir takı ve süsleme sanatıdır. Osmanlı’dan bu yana süregelen bu zanaat, özellikle Trabzon ve çevresinde gelişmiş olup, Anadolu’nun kültürel mirasının önemli parçalarından biridir.
Nasıl Yapılır?
Kazaziye işçiliği, öncelikle saf altın veya gümüş tellerin bükülmesiyle başlar. Tel haline getirilen bu metaller, ustalar tarafından çeşitli düğüm teknikleri ve örgüler kullanılarak boncuk, kolye, bileklik, tespih püskülü veya yüzük gibi takılara dönüştürülür. En büyük özelliği, lehim kullanılmadan tamamen düğümleme ve sarma teknikleriyle oluşturulmasıdır.
Kazaziye’nin Önemi
• El emeği ve sabır gerektirir: Bir kazaziye takının tamamlanması bazen günler sürebilir.
• Lehim ve kaynak kullanılmaz: Tel örgüleri düğümleme tekniğiyle bir araya getirilir.
• Yüzyıllardır devam eden bir gelenektir: Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar ulaşan nadir sanat dallarından biridir.
Günümüzde Kazaziye
Geleneksel bir sanat olmasına rağmen kazaziye, günümüzde modern tasarımlarla da buluşarak takı ve aksesuar dünyasında kendine yer bulmaya devam ediyor. Ancak, el işçiliğinin zahmetli olması nedeniyle ustaların sayısı giderek azalıyor.
Hasan Tabakoğlu gibi ustalar, bu sanatı yaşatmaya çalışıyor. Ancak zanaatın gelecek nesillere aktarılması için desteklenmesi şart. Çünkü kazaziye, sadece bir takı değil, bir kültürün ve tarihin yansımasıdır.



İlgili Haber
Medya.Berlin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Ekşi Sorularıyla Haklı Çıktı