Biri Kürsüde Alkışlanıyor, Diğeri Adliyede Sorgulanıyor
Sene 2019.
Kanal Avrupa’da yayın.
Ekranda diaspora temsilcileri değil, gazeteciler var.
Programcılar…
Yıllardır Avrupa’daki Türk toplumunun nabzını tutan isimler.
Birisi diyor ki:
“Devlet yurtdışıyla iletişim kuramazsa, halkına nasıl ulaşacak? Yerel medya bu yüzden şart.”
Bir diğeri daha net:
“Bir Abdülhamid, bir Menderes, bir Kaddafi olmak istemiyorsan, bu medyaya sahip çıkacaksın.”
Yayın sonrası Berlin’deki resmî çevreler harekete geçiyor.
Basın müşavirliği, Kanal Avrupa ile ilişkili gazetecilerin akreditelerini kaldırıyor.
Programda söylenen sözler bazı yerlerde yanlış anlaşılıyor.
Kanal, resmî iletişimden uzak tutuluyor, ekranın etrafı soğutuluyor.
O gün devletin yaklaşımı bu şekilde.
Gelelim 2025’e.
Bu defa gündemde Fatih Altaylı var.
Kendi platformunda konuşuyor, yorum yapıyor, sorular soruyor.
Yani gazetecilik yapıyor.
Ama bu kez tablo farklı.
Altaylı hakkında hukuki süreç başlatılıyor.
Gözaltı, tutuklama kararları, yargılamalar…
Ve şimdi dikkat:
2019’da ekran başında söyledikleri nedeniyle resmî çevrelerin mesafe koyduğu Kanal Avrupa’nın imtiyaz sahibi…
Bugün Ankara’da düzenlenen Türk-Alman Medya Forumu’nda konuşmacı.
Sahneye davet ediliyor.
Üstelik “bilirkişi” sıfatıyla…
ilgili Haber
Almanya’dan Kimler Seçildi, Neye Göre Seçildi?
Evet, 2019’da tartışma yaratan o yayıncı…
2025’te devletin bizzat bugünkü temsilcileri tarafından dinleniyor.
Ama aynı anda…
Fatih Altaylı, benzer bir ifade hakkı kullandığı için yargı sürecinde.
İşte bu tablo, Türkiye’de medya denince akla gelen en temel soruyu yeniden karşımıza çıkarıyor:
Basın özgürlüğü herkes için mi geçerli?
Yoksa sadece bazı isimler için mi?
İki Türk medyasına iki ayrı muamele…
Aynı meslek, aynı ifade hakkı…
Farklı sonuçlar.
Ne değişti?
Ne gazeteciler değişti, ne medya.
Değişen sadece yorumlayanlar.
Bugün “ifade özgürlüğü” diye alkışlanan sözler, dün “sınır aşımı” sayılıyordu.
Ve biz hâlâ “medya özgür mü?” diye soruyoruz.
Oysa cevap çoktan verildi.
Medya aynı.
Muamele farklı.
Kimin konuştuğu, ne söylediğinden daha önemli hale geldi.
Çünkü bu düzende mesele artık “söz” değil…
“Konuşmacı.”
İlgili Haber
Sonbarboros: Barbaros’un Adı, Mahallenin Maskarası