İkinci kez İBB Başkanlığı için yola çıkan İmamoğlu rakip olarak Erdoğan’ı görüyor

Yerel seçimlerde adaylığının “risk” olduğunu kabul eden İmamoğlu, gelecek yıl yapılacak seçimlerde “rakibimin kim olduğunu biliyorum” sözleriyle iktidar partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kimi aday açıklarsa açıklasın asıl rakibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olacağını ima etti

İkinci kez İBB Başkanlığı için yola çıkan İmamoğlu rakip olarak Erdoğan’ı görüyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı adaylığı için kapıyı kapattı.

28 Mayıs’ta yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde muhalefetin kaybetmesi üzerine CHP’de “değişim” talebinin ana savunucusu olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı adaylığı için kapıyı kapattı.

Böylelikle rotasını yeniden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çeviren İmamoğlu, henüz adaylığını ilan etmese de bunun için yola çıktığını dile getirdi.

İBB Başkanı Mayıs ayındaki seçim yenilgisinden sonra yerel seçimlerde başarı için değişim ve dönüşümün şart olduğunu yinelerken, devam eden ilçe kongrelerinde bu talebin karşılık bulduğunu ifade etti.

“Sayın Genel Başkanımızın dönüşümün liderliği yaparak süreci hazırlamasını talep ediyorum”

İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında doğrudan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almadı.

İBB Başkanı, “Sayın Genel Başkanı’mla dört kez yaptığım buluşmada bir değişim ve dönüşüm sürecinin zaruri olduğunu ifade ederken kendimle ilgili hiçbir şart koşmadım. Ben hala Sayın Genel Başkan’ın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin yeni bir parti mimarisiyle, yeni kadrolarıyla geleceğe coşkuyla yürüyeceği süreci hazırlamasını talep ediyorum. Genel Başkanımızla tabii ki farklı vesilelerle görüşüyoruz. Görüşüyoruz ve elbette mesajlaşıyoruz da. Mesajlarımız belediyemizin işleyişi üzerine olmuştur. Siyasi zeminde benimle bir irtibatı olmamıştır” dedi.

İmamoğlu bir gazetecinin sorusu üzerine CHP Genel Başkanlığı için aralarında CHP TBMM Grup Başkanı Özgür Özel’in de yer aldığı partinin tarihini bilen “tertemiz” birçok ismin olduğunu söyledi.

“CHP küçük iktidarların partisi olamaz, küçük iktidarlarla tatmin olamaz”

Ekrem İmamoğlu konuşmasında değişimi tarif ederken CHP’nin küçük iktidarlarla tatmin olmaması gereken büyük bir geleneğin temsilcisi olduğunu savundu.

İBB Başkanı, “Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda ilk genel başkanımızdır. CHP küçük iktidarların partisi olamaz. Küçük iktidarlarla tatmin olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir. İstanbul'dan Tunceli'ye, Edirne'den Diyarbakır'a, Trabzon'dan Kahramanmaraş'a, Manisa’dan Sinop’a CHP'nin geçmişi tertemiz kadroları, parti emekçileri, görevlere hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar, yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim dönüşüm aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. Bu kadro hareketi genel başkandan yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Bu dönüşümü

başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi büyük bir risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir” dedi.

İttifak hassasiyetini vurgulayan İmamoğlu’nun gözü AK Parti seçmeninde

İmamoğlu 2019’da tekrarlanan seçimde oyların yüzde 54’ünü almıştı. Kılıçdaroğlu ise 28 Mayıs’taki ikinci tur seçimlerinde İstanbul’da oyunu yüzde 3’ten fazla arttırarak Erdoğan’ın 3,5 puan önünde yüzde 51,78’e ulaştı. Ancak seçimde yaşanan mağlubiyet yeniden bir ittifakı en azından bu aşamada çok mümkün kılmıyor.

Buna rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kendisine 2019 yılında iki kez seçimi kazandıran “İstanbul İttifakı” formülünü yeniden devreye sokmak için çabalayacağını söylerken bu kez toplumsal ittifakı örgütlemeye çalışacağını belirtti.

“İttifak süreçlerine dair hassasiyetlerimi 4,5 yıllık yönetimde nasıl özenli davrandığımı ifade ettim. Toplumun her kesimiyle diyalog içerisindeyim. Hiçbir kesimi asla ihmal etmemeye gayret ettim. Burada belki en özenli davrandığım gruplardan birisi de bugünün iktidarına oy veren kesim. Baktığınızda en yüksek oya sahip gruplardan birisi olan bugünkü iktidar partisinin oy grubu benim en fazla oy hedefi koyacağım kitle. Başta çocuklarının gençlerinin kalbini kazanmaya yönelik politikalarım devam edecek. Benim esas hedefim toplumsal ittifak sürecidir. Ardından partilerin ittifakı da bütünleşerek gelecektir. Partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım.”

“2024'te rakibimin kim olduğunu biliyorum”

Yerel seçimlerde adaylığının “risk” olduğunu kabul eden İmamoğlu, gelecek yıl yapılacak seçimlerde “rakibimin kim olduğunu biliyorum” sözleriyle iktidar partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kimi aday açıklarsa açıklasın asıl rakibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olacağını ima etti.

“Risk almadan başarı olmaz. 2019'daki siyasal riski dönüp o gün de hafızalarınızı lütfen tazeleyin aslında bugünle kıyaslanmayacak ölçüde bir riski aldığımı hepiniz görürsünüz. Ben geleceğe dönük tasarımlara bakarken, kişisel olarak nerede olacağıma değil, düşüncelerimin nereye evrileceğine dair motivasyonla hareket ederim. Ben başarılı olduğumuzda özel ve güzel bir İstanbul'u var edeceğimizi, çok farklı, çağdaş, 21. yüzyılın bütün unsurlarıyla Türkiye'yi var edeceğimizi görüyorum. Bu bakış açısında ben kişisel olarak nerede olmalıyım sorusu asla yok. Bütün bunlar zaman içinde konuşulacak şeylerdir. Ama evet risk alıyorum. Çok cesur bir kararın var olması gerektiğini de biliyorum. 2024'te rakibimin kim olduğunu da biliyorum. Bu yolculuğa çıkarken kararlılığımın altını çiziyorum tekrar.”

İmamoğlu’ndan Türkiye mesajı: “İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmaktır, İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri mühürlüdür”

Her ne kadar bir gazetecinin “Bu sözlerinizden ilk hedefiniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonraki hedefiniz de Cumhurbaşkanlığı olduğu anlaşılıyor” şeklindeki yorumunu değerlendirmeye almasa da İmamoğlu’nun yalnız rakibinin Erdoğan olduğu iması dışında soru cevap kısmına kadar yaptığı konuşmanın ana gövdesini de Türkiye’ye yönelik iddiası ve idealleri oluşturdu:

“İstanbul'un bu devasa sorunlarını çözmek aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin bir sınav yeridir, bir laboratuvardır. Tam da bu nedenle, evet, İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmaktır. Bizim yönetimimizdeki İstanbul,

Türkiye'nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur. Demem o ki, İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum.”