Magdeburg Saldırısı Almanya’yı Sarstı

BERLİN —
Almanya’nın Magdeburg kentindeki bir Noel pazarında 20 Aralık 2024 akşamı düzenlenen ve beş kişinin hayatını kaybettiği kanlı saldırı, Almanya’da güvenlik ve göç politikalarına dair siyasi ve toplumsal tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Saldırganın Suudi Arabistan vatandaşı Talib el-Abdulmuhsin olduğu açıklanırken, geçmişte güvenlik birimleri tarafından izlendiği ancak etkili bir müdahalede bulunulmadığı ortaya çıktı. El-Abdulmuhsin’in sosyal medyada radikalleştiği ve İslam karşıtı tehditkar içerikler paylaştığı bilinmesine rağmen, yetkililerin harekete geçmemesi, güvenlik mekanizmalarının etkinliği konusunda kamuoyunda sert eleştirilere neden oldu.

Madgeburg’daki Noel Saldırısının Düşündürmesi Gerekenler
İlgili Haber

Güvenlik İhmalleri ve Tehdit İhbarları

2006 yılında Almanya’ya gelen ve 2016’da sığınmacı statüsü kazanan Talib el-Abdulmuhsin, güvenlik birimleri tarafından 2016, 2023 ve 2024 yıllarında tehdit değerlendirme görüşmelerine tabi tutuldu. Ancak bu görüşmelerin sonuçsuz kaldığı ve saldırganın çevresinden gelen uyarılar ile sosyal medya faaliyetlerine rağmen ciddi bir önlem alınmadığı İçişleri Bakanlığı tarafından doğrulandı.

Bakanlık sözcüsü, görüşmelerden birinin 2023 yılında bir polis karakolunda, diğerinin ise 2024 yılında zanlının iş yerinde yapıldığını açıkladı. Buna rağmen, yetkililerin neden etkili bir adım atmadığına ilişkin kamuoyuna herhangi bir bilgi verilmedi.

Saldırının ardından el-Abdulmuhsin’in, İslam karşıtı ve göçmen karşıtı görüşler benimseyerek Almanya’yı “fazla hoşgörülü” bulduğu gerekçesiyle cezalandırmayı hedeflediği anlaşıldı. Ayrıca saldırganın, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine hayranlık duyduğu ve bu partinin söylemlerini desteklediği biliniyor.

AfD’nin Gösterisi ve Toplumsal Kutuplaşma

Magdeburg’daki saldırı sonrası AfD partisi, şehirde 20 binden fazla kişinin katıldığı büyük bir miting düzenledi. Partinin eş başkanı ve başbakan adayı Alice Weidel, mitingde yaptığı konuşmada hükümeti sert bir şekilde eleştirerek, göç politikalarını hedef aldı.

Weidel, “Magdeburg’daki trajedi, kontrolsüz göç olmadan mümkün olamazdı. Devlet, vatandaşlarını daha kısıtlayıcı bir göç politikası ve kararlı sınırdışı uygulamalarıyla korumalıdır” dedi. Miting boyunca “Yabancılar sınır dışı edilsin” ve “Almanya’yı sevmeyenler, Almanya’yı terk etsin” gibi sloganlar atıldı.

Uzmanlar, AfD’nin bu söylemleriyle göçmen karşıtı duyguları körükleyerek, seçimlere iki ay kala popülaritesini artıracağını öngörüyor. Son anketler, AfD’nin yüzde 20’ye yaklaşan oy oranının saldırı sonrası yaşanan gelişmelerle daha da artabileceğini gösteriyor.

2016 Berlin Saldırısına Benzetmeler

Magdeburg’daki olay, 2016 yılında Berlin’in Breitscheidplatz meydanında düzenlenen Noel pazarı saldırısını da hatırlattı. O yıl bir tırla gerçekleştirilen saldırıda 12 kişi hayatını kaybetmiş ve bu olay, Almanya’daki güvenlik politikalarının dönüm noktalarından biri olmuştu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen benzer trajedilerin önlenememesi, güvenlik mekanizmalarındaki eksikliklerin sürdüğünü gösteriyor.

2016’daki saldırının ardından Berlin’in simge noktalarına yerleştirilen beton bariyerler gibi fiziksel önlemler artırılmıştı. Buna rağmen, bireysel tehditlere yönelik etkin bir risk değerlendirme sisteminin hala yeterince geliştirilemediği görülüyor.

Göç Politikaları ve Yükselen Irkçılık
İlgili Haber

Siyasi ve Toplumsal Etkiler

Magdeburg’daki saldırı, yalnızca güvenlik sistemlerinin değil, toplumsal dayanışmanın ve siyasi istikrarın da sınavdan geçtiği bir olay olarak değerlendiriliyor. AfD’nin saldırıyı siyasi amaçlarla kullanarak kutuplaşmayı artırdığına dair eleştiriler giderek büyürken, Almanya’nın göç politikalarının önümüzdeki dönemde daha yoğun bir şekilde tartışılacağı kesin görünüyor.

Bu saldırı, Almanya’da yaklaşan seçimlerin güvenlik ve göç politikalarına odaklanacağını ve bu süreçte toplumsal gerilimlerin daha da yükselebileceğini işaret ediyor.

İlgili Haber
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Güvenlik Tartışmaları Gündemde