Bir Yıl Sonu Değerlendirmesi
2025: Berlin’de gazetecilik yapmak Bir yıl sonu değerlendirmesi
2025 yılı benim için, dolayısıyla Medya.Berlin için, yalnızca yoğun bir yayın takviminin tamamlandığı bir yıl olmadı. Bu yıl, Berlin’de Türkçe gazetecilik yapmanın ne anlama geldiğini; sahada, diplomasi koridorlarında, kültür mekânlarında, toplumsal buluşmalarda ve zaman zaman görünmeyen gerilim alanlarında yeniden düşünmeyi gerektiren bir yıl oldu. Berlin gibi çok katmanlı bir şehirde gazetecilik yapıyorsanız, gündem size kendiliğinden gelmez. Siz gündemin içine girmek, temas etmek ve tanıklık etmek zorundasınızdır.
Yıla girerken editoryal çizgimizi net biçimde belirledik: Ajans bülteni tekrar eden, uzaktan ve bağlamsız bir yayıncılık yerine; sahaya çıkan, doğrudan temas eden, gerektiğinde sorgulayan ve kamu yararını merkeze alan bir gazetecilik. 2025 boyunca yayımlanan tüm dosyalar bu anlayışın doğal bir sonucu olarak şekillendi.
Yılın ilk aylarında Berlin diplomasi hattında önemli bir dönem kapandı. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi olarak görev yapan Ahmet Başar Şen’in diplomatik görevini tamamlayarak emekliye ayrılması ve ardından Berlin merkezli Türk-Alman İş Konseyi’nde yeni bir görev üstlenmesi, diplomasi ile ekonomi arasındaki geçişkenliği gösteren dikkat çekici bir gelişme olarak ele alındı. Bu süreci kişiler üzerinden değil, kamusal pozisyonların ve bu pozisyonların kamuoyundaki karşılığının ne ifade ettiği üzerinden okumayı tercih ettik.
Mart ayında Ankara’da düzenlenen medya sempozyumu ise 2025’in en tartışmalı başlıklarından biri hâline geldi. Hasan Kocabıyık referansıyla “bilirkişi” sıfatıyla Ankara’ya gönderilen bazı gazetecilerin geçmişte karıştıkları skandallar, Medya.Berlin tarafından kişisel polemik üretmeden, sistemsel bir sorun başlığı altında ele alındı. Bu dosyada hedef isimler değil; referans mekanizmaları, liyakat sorunu ve medya–kamu ilişkilerinde denetim eksikliğiydi. Gazeteciliğin sicil, güven ve kamu yararıyla doğrudan ilişkili olduğunu hatırlatmak bu yayınların temel motivasyonu oldu.
İlkbahar aylarında Berlin’de kültür ve sanat alanında gerçekleştirilen organizasyonlarda, basın partneri olarak yer alınan etkinliklerde Türkçe medyanın sahadaki görünürlüğünün artırılmasına yönelik yapıcı bir farkındalık oluştu. Bu süreçte simgesel partnerliğin ötesine geçilerek Türkçe medyanın fiilî katkısının ve görünürlüğünün güçlendirilmesi yönünde ortak bir irade ortaya kondu.
Bu dönemde Berlin’in Tempelhof-Schöneberg ilçesinde düzenlenen Gazino & Türkischer Basar (Gazino ve Türk Pazarı) festivali, Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin kültürel hafızasını kamusal alana taşıyan önemli bir buluşma olarak öne çıktı. Festival, Berlin’in çok kültürlü yapısı içinde Türk toplumunun tarihsel ve kültürel katkılarını görünür kıldı.
2025 yılının son aylarında Berlin’de düzenlenen Türk-Alman Otomobil Zirvesi, yılın en öğretici ve çok katmanlı başlıklarından biri oldu. Zirve, otomotiv sektörünün artık yalnızca sanayi başlığı altında ele alınamayacağını; siyaset, çevre politikaları, tedarik zincirleri ve jeopolitik dengelerle birlikte değerlendirilmesi gereken bir alan hâline geldiğini açık biçimde ortaya koydu. Medya.Berlin bu zirveyi tanıtım diliyle değil, analiz ve bağlam üreterek ele aldı.
İlgili Arşiv Video
Türkiye, Avrupa Sanayisinin Stratejik Merkezi Olma Yolunda:
Kasım ayında yayımlanan “Türkçe Medyanın Avrupa’daki Stratejik Rolü: Mayer haberi Alman iş dünyasında pozitif etki yarattı” başlıklı dosya, Türkçe medyanın Avrupa’da yalnızca diasporaya seslenen bir mecra olmadığını; doğru yapıldığında iş dünyası ve kamu diplomasisi açısından da etkili bir aktör olduğunu somut biçimde gösterdi.
Aralık ayı Berlin’de toplumsal, kültürel ve diplomatik hareketliliğin yoğunlaştığı bir dönem oldu. TDU’nun Noel yemeği, diaspora iş dünyasını bir araya getiren; ekonomi, toplum ve kültürel bağların iç içe geçtiği önemli bir buluşma olarak kayda geçti.
Bunu takiben Avicenna Klinik Berlin’in ev sahipliğinde düzenlenen geleneksel yıl sonu yemeği, sağlık, diplomasi, müzik ve barış temalarını aynı çerçevede buluşturan çok katmanlı bir organizasyon olarak dikkat çekti. Diplomatik temsilciler, sivil toplum aktörleri ve sanatçılar aynı ortamda bir araya geldi.
Kültürel diplomasi açısından bir diğer önemli durak, Yunus Emre Enstitüsü’nde düzenlenen Türk Müziği dinletisi oldu. Büyük konser öncesinde gerçekleştirilen bu etkinlik, müziğin ve kültürün Berlin’de nasıl bir köprü işlevi gördüğünü ortaya koydu.
2025’in toplumsal gündeminde Berlin Güçlü Kadınlar Dayanışması’nın kahvaltı etkinliği de önemli bir yer tuttu. Farklı alanlardan kadınların bir araya gelerek deneyim paylaşımında bulunduğu bu buluşma, dayanışma ağlarının güçlenmesine katkı sağladı.
Bu dönemde ayrıca Türkiye kökenli siyasi aktörlerle Berlin’deki medya ve eğitim gündemini doğrudan ele alan önemli bir basın buluşması gerçekleşti. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yurt Dışı Türkler Başkanı Zafer Sırakaya, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında Türkçe dersleri krizi, Almanya’daki Türkçe medyanın yapısal sorunları ve diaspora politikalarına ilişkin soruları yanıtladı. Medya.Berlin olarak bu toplantıda Türkçe eğitimin geleceği, öğretmen açığı ve medya kuruluşlarının sürdürülebilirliği konularını doğrudan gündeme taşıdık.Zafer Sırakaya ile gerçekleştirilen bu basın buluşmasının hemen ardından, Berlin’de medya ile toplum arasındaki ilişkinin sahadaki karşılığını gösteren bir başka önemli temas kamuoyuna yansıdı.
Almanya Federal Milletvekili Ferat Koçak, Cafe Altenbraker Press Room’u ziyaret ederek Medya.Berlin çatısı altında yürütülen gazetecilik ve kamusal iletişim çalışmalarına dair yerinde bilgi aldı. Bu ziyaret, basın, siyaset ve yerel girişimler arasındaki doğrudan temasın önemini ortaya koyan somut bir örnek olarak değerlendirildi. Cafe Altenbraker Press Room’un kamusal bir buluşma alanı olarak üstlendiği rol, bu ziyaretle birlikte daha görünür hâle geldi.
2025’in en çarpıcı gazetecilik dosyalarından biri ise “Mustafa Ekşi Sorularıyla Haklı Çıktı” başlıklı analiz oldu. Bu dosyada, Yunus Emre Enstitüsü etrafında şekillenen iddialar, açılan davalar ve yönetim krizleri ele alındı. Yıllar önce yöneltilen soruların zaman içinde soruşturmalar ve hukuki süreçlerle doğrulanması, gazeteciliğin denetim ve soru sorma işlevinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

2025 yılının son ayında, medya ile diplomasi arasındaki temaslar daha görünür hâle geldi. Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Gökhan Turan tarafından Berlin Büyükelçiliği’nde kabul edildim. Görüşmede Almanya’da Türkçe medyanın rolü, diaspora ile ilişkisi ve kamusal iletişim başlıkları ele alındı.
Bu süreçle eş zamanlı olarak, Berlin’deki Azerbaycan ve İran büyükelçilikleri tarafından düzenlenen diplomatik ve kültürel etkinliklere de davet edildim. Bu temasları bir yakınlık göstergesi olarak değil; Berlin’de çok aktörlü diplomasi ve kültür ortamının gazetecilik açısından izlenmesi gereken bir gerçekliği olarak görüyorum. Editoryal bağımsızlık, bu temasların her aşamasında korunması gereken temel ilkedir.
2025 bittiğinde geriye kalan tablo nettir: Berlin’de gazetecilik yapmak yalnızca haber yazmak değildir. Görmek, not almak, gerektiğinde rahatsız olmak ve rahatsız etmek demektir. Medya.Berlin için bu yıl, tam olarak böyle geçti.
2026’ya girerken beklentim büyük değil; net. Daha fazla sahada olmak, daha az ezber konuşmak ve okura karşı sorumluluğu her şeyin önünde tutmak.
Sağlık ve Huzur Dolu Yıllarınız olsun.