Berlin’in En Kirli Semti
Berlin’in En Kirli Semti: Neukölln’de Çöp Sorunu Büyüyor
Medya.Berlin
Yerel yönetim: “Çöpler bilinçli olarak sokağa bırakılıyor”
Berlin’in Neukölln ilçesi, şehir genelinde en fazla çöp bildiriminin yapıldığı yer olarak dikkat çekiyor. İlçede temizlikten sorumlu CDU’lu belediye yetkilisi Gerrit Kringel, çöp sorununa dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kringel’e göre sorun yalnızca ihmal değil, aynı zamanda bilinçli bir davranış biçimi.
“Çöpü sokakta bırakmak alışkanlık haline gelmiş”
Kringel, her gün gelen onlarca çöp şikâyetine rağmen temizlik ekiplerinin yetişmekte zorlandığını belirtiyor. Bazı durumlarda ekipler aynı noktaya günde iki defa müdahale etmek zorunda kalıyor. Buna rağmen kısa süre içinde aynı yerlere yeniden çöp bırakılıyor.
Sosyolojik bir sorun
Yetkiliye göre bazı insanlar büyük hacimli atıkları (sperrmüll) bilinçli olarak sokağa bırakıyor. Hatta bunun için Charlottenburg gibi başka ilçelerden gelenler bile var. Özellikle işletme sahiplerinin ve taşınanların eşyalarını sokak köşelerine terk ettiği belirtiliyor.
En büyük sorun sperrmüll
Neukölln’de özellikle büyük hacimli atıklar (mobilya, beyaz eşya vb.) en sık karşılaşılan çöp türü. Ev taşımaları sonrası ya da boşaltılan dairelerde sıkça bu tür çöpler sokağa bırakılıyor. Kringel’e göre bu durum mahallelerin görünümünü bozan, yaşam kalitesini düşüren ve hijyen sorunlarına yol açan ciddi bir mesele.
“Sürekli aynı taşıma şirketleri ve adresler”
Kringel, çoğu çöpün belirli adreslerin çevresine ve aynı nakliyat firmalarının faaliyet gösterdiği bölgelerde yoğunlaştığını söylüyor. Buna göre çöpün kaynağı çoğu zaman çevre sakinleri tarafından biliniyor fakat ihbar edilse bile yaptırımlar caydırıcı olmuyor.
Çözüm ne?
Kringel, geçmişte olduğu gibi sperrmüll’ün düzenli aralıklarla ücretsiz toplanmasının yeniden düşünülmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle dar sokaklı, yoğun nüfuslu mahallelerde pilot uygulamalar yapılabileceğini ifade ediyor.
“Neukölln yalnız bırakılmamalı”
Yerel yönetici, konunun sadece bireysel duyarlılıkla çözülemeyeceğini vurguluyor. Daha güçlü yasal yaptırımlar, daha sıkı denetimler ve kamuya açık farkındalık kampanyalarının elzem olduğunu ifade ediyor.
